Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır Rehber

Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır Rehber

Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır Rehber

Boşanmayı Düşünen Çiftler İçin Anlaşmalı Boşanma Süreci Rehberi

Anlaşmalı Boşanma Nedir? Hangi Şartlarda Mümkündür?

Anlaşmalı boşanma, eşlerin evlilik birliğini karşılıklı mutabakatla ve tüm sonuçları üzerinde anlaşarak sonlandırdıkları bir boşanma türüdür. Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesinde düzenlenen bu yöntemle, eşler boşanmanın kendisi ve boşanmanın fer’ileri denilen velayet, nafaka, tazminat gibi tüm yan konularda önceden uzlaşmaya varırlar. Mahkemeye birlikte başvurarak veya bir eşin açtığı davayı diğerinin kabul etmesiyle süreci başlatabilirler. Kanun, evliliğin en az bir yıl sürmüş olmasını anlaşmalı boşanmanın ön şartı saymıştır. Evlilik bir yılı doldurmadan, taraflar anlaşsa bile anlaşmalı boşanma davası açılamaz. Bu şart, çiftlere evliliği sonlandırmadan önce yeterli düşünme süresi tanımak amacıyla konmuştur.

Bir yıl şartı sağlandığında, eşlerin aynı anda mahkemeye başvurması veya birinin davasını diğerinin kabul etmesi gerekir. Her iki durumda da tarafların boşanma iradelerini uygun ve özgür bir şekilde beyan etmeleri şarttır. Yani baskı altında olmadan, kendi istekleriyle boşanmak istediklerini mahkemede ifade etmelidirler. Hakim, duruşmada her iki eşi de bizzat dinleyerek bu iradenin serbestçe açıklandığına kanaat getirmek zorundadır. Ayrıca tarafların hazırladığı anlaşma (protokol) ile belirledikleri boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hakkındaki düzenlemelerin hukuka uygun ve çocukların menfaatine uygun olup olmadığını da hakim denetler. Özetle, anlaşmalı boşanma; evliliği en az bir yıl sürmüş, boşanma ve yan konularda tam uzlaşma sağlamış ve bunu hakim huzurunda özgür iradeyle teyit edebilen çiftler için mümkün olan, hızlı ve dostane bir boşanma yoludur.

Anlaşmalı Boşanmanın Şartları ve Gerekli Belgeler

Yukarıda değindiğimiz koşulları biraz daha açalım. Anlaşmalı boşanma için temel şartlar şunlardır:

  • Evlilik Süresi: Evlilik birliğiniz resmi olarak en az 1 yıl sürmüş olmalıdır. Bu süre evlilik cüzdanınızdaki tarihten hesaplanır. Bir yıllık süre dolmadan anlaşmalı boşanma yolu kullanılamaz. Örneğin 10 aylık evli çiftler, anlaşmış olsalar bile yasal olarak hemen anlaşmalı boşanamaz; bu durumda çekişmeli (anlaşmazlıklı) boşanma yoluna gitmeleri gerekir.
  • Ortak Başvuru veya Kabul: Eşler ya birlikte aynı dilekçeyi imzalayarak mahkemeye başvurmalı, ya da eşlerden biri boşanma davası açtığında diğer eş bu davayı kabul etmelidir. Birlikte başvuru halinde her iki taraf “davacı” sıfatında olur; birinin açıp diğerinin kabul etmesi halinde ise biri davacı, diğeri davalı konumundadır ancak davalı eş duruşmada “boşanmayı kabul ediyorum” diyerek davayı sahiplenecektir. Her iki durumda da ortada aslında uzlaşmaya dayalı tek bir dava bulunmaktadır.
  • Hakimin Eşleri Dinlemesi: Taraflar avukatla temsil edilseler bile duruşmaya bizzat katılmaları gerekir. Hakim, her iki eşin de yüz yüze ifadesini alarak, protokolde yazan anlaşmanın kendi özgür iradeleriyle yapıldığını doğrular. Bu aşama, kağıt üstünde anlaşma olsa bile bir formalite değil, yasal zorunluluktur. Eşlerden biri bile duruşmaya gelmez veya gelir de anlaşmadan cayarsa dava çekişmeliye döner ve anlaşmalı boşanma gerçekleşmez.
  • Protokol ve Uzlaşma İçeriği: Çiftin, boşanmanın tüm sonuçları üzerinde anlaşmış olduğunu gösteren yazılı bir anlaşmalı boşanma protokolü hazırlaması gerekir. Bu protokolde en azından; evlilik birliğinin sona erdirilmesi iradesi, varsa çocukların velayeti ve diğer ebeveynle kişisel ilişki (görüşme) düzeni, iştirak nafakası (çocuk nafakası) miktarı, yoksulluk nafakası (eş için nafaka) miktarı, maddi/manevi tazminat konuları ve varsa mal paylaşımına dair düzenlemeler açıkça belirtilmelidir. Her iki eş de bu protokolü imzalamalıdır. Hakim, protokoldeki düzenlemeleri çocukların üstün yararına ve hakkaniyete uygun bulmazsa değişiklik önerebilir; ancak değişiklikler de her iki tarafça kabul edilmek zorundadır. Aksi halde anlaşmalı boşanma onaylanmaz.

Gerekli Belgeler: Anlaşmalı boşanma davası açarken bazı belgeleri dilekçenize eklemeniz gerekir. Önceden hepsini tamamlamak, süreci hızlandırır ve aksaklıkları önler. Genel olarak aşağıdaki belgeler hazırlanmalıdır:

  • Boşanma Dava Dilekçesi: Eşler (veya avukatları) tarafından yazılan, boşanma isteğini ve anlaşmalı boşanma talebini içeren resmi başvuru dilekçesidir. Dilekçede tarafların kimlik bilgileri, evlilik tarihi, anlaşmalı boşanmak istediklerine dair beyan ve protokol ekte sunulduğu belirtilir.
  • Anlaşmalı Boşanma Protokolü: Eşlerin boşanmanın şartları üzerinde uzlaştıklarını gösteren yazılı anlaşmadır. Yukarıda bahsedilen velayet, nafaka, tazminat, mal paylaşımı gibi konulardaki anlaşmalar bu protokolde maddeler halinde yazılır. Protokol her sayfası ve son sayfası taraflarca imzalanmış şekilde dava dilekçesine eklenir. (Not: İnternette anlaşmalı boşanma protokolü örnekleri bulabilirsiniz. Ancak her evliliğin şartları farklı olacağından, bu belgenin bir avukat yardımıyla, sizin durumunuza özel hazırlanması hak kaybına uğramamanız için çok önemlidir.)
  • Evlilik Cüzdanı ve Kimlik Fotokopileri: Tarafların resmi evlilik cüzdanı (nikah cüzdanı) aslı veya fotokopisi ve her iki eşin T.C. kimlik kartı fotokopileri başvuruya eklenmelidir. Evlilik cüzdanı, evliliğin varlığını ve tarihini (1 yıl şartı açısından) kanıtlayan belgedir.
  • Nüfus Kayıt Örneği / Yerleşim Yeri Belgesi: Eşlerin güncel adres bilgilerini ve aile nüfus kayıtlarını gösteren belgeler (e-Devlet üzerinden alınabilir) mahkemece istenebilir. Bu belgeler, mahkemenin yetkili olup olmadığını ve çocukların bilgilerini de içerir.
  • Çocuklar Varsa İlgili Belgeler: Ortak çocuklar bulunuyorsa, çocukların doğum belgeleri veya nüfus kayıt örnekleri de dosyaya eklenmelidir. Bu, mahkemenin çocukların yaşını ve kimliklerini görmesi içindir. Ayrıca çocukların eğitim veya sağlık durumlarına ilişkin ek belgeler varsa (örneğin özel ihtiyaçları olduğuna dair raporlar), bunlar da sunulabilir.
  • Gelir Belgeleri (Duruma Göre): Taraflar arasında nafaka (özellikle yoksulluk nafakası) ödeme konusunda anlaşma varsa, nafaka ödeyecek tarafın gelirini gösterir belgeler (maaş bordrosu, vergi levhası vs.) sunulması faydalı olabilir. Her ne kadar anlaşmalı boşanmada hakim, tarafların uzlaşmasına dayanarak karar verse de, özellikle çocuk nafakası miktarının çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya yetip yetmeyeceğini değerlendirirken tarafların mali durumunu göz önüne alır.
  • Fotoğraf (Bazı Durumlarda): Bazı mahkemeler, nüfus kayıtlarının güncellenmesi için taraflardan vesikalık fotoğraf isteyebilmektedir. Örneğin Nüfus Müdürlüğü’ne boşanma bilgisinin işlenebilmesi için her eşten yakın zamanda çekilmiş 2’şer adet fotoğraf talep edilebilir. Bu uygulama her yerde standart olmamakla birlikte, talep edilme ihtimaline karşı eşlerin yanında vesikalık fotoğraf bulundurması iyi olur.

Not: Yukarıdaki belgelerin yanı sıra, özel durumlara göre ek evrak gerekebilir. Örneğin, eşlerin evlilik sırasında yaptıkları mal rejimi sözleşmesi varsa, bunun bir örneği; yurt dışında yaşayan eşler varsa konsolosluk aracılığıyla alınmış adres teyit belgeleri gibi ek dokümanlar da istenebilir. Tüm belgelerin tam ve doğru şekilde hazırlanması, yargılama sürecinin hızlı ve sorunsuz ilerlemesi için kritik önemdedir. Belgelerinizin güncel, okunaklı ve resmi makamlarca onaylı olmasına dikkat edin. Hazırlık aşamasında bir boşanma avukatından destek almak, gereken evrakları eksiksiz toplamak ve protokolü hukuka uygun biçimde düzenlemek açısından son derece faydalı olacaktır.

Sürecin Adım Adım İlerleyişi: Nerede Açılır, Ne Kadar Sürer?

Anlaşmalı boşanma süreci, çekişmeli (anlaşmazlıkla yürüyen) boşanmalara kıyasla oldukça hızlı ve basit ilerler. Aşağıda, dava açma aşamasından son kararın kesinleşmesine kadar adım adım bu süreci özetledik:

1. Hazırlık ve Protokolün Düzenlenmesi: İlk adım, yukarıda bahsedilen boşanma dilekçesinin ve anlaşmalı boşanma protokolünün hazırlanmasıdır. Eşler önce aralarında tüm konularda anlaşıp bir protokol metni oluşturmalı, sonra bunu yazılı hale getirip birlikte imzalamalıdır. Bu aşamada bir avukatın yönlendirmesiyle protokol hazırlanması, ileride çıkabilecek sorunların önüne geçecektir. Protokoldeki her madde, tarafların üzerinde anlaştığı hükümleri içerir (velayet, nafaka, mal paylaşımı vb.). Belgeler hazır olduktan sonra, boşanma talebiyle mahkemeye başvurmaya hazırsınız demektir.

2. Yetkili Mahkemeye Başvuru: Boşanma davaları, Aile Mahkemesi’ne yazılacak bir dilekçe ile açılır. Eğer bulunduğunuz il/ilçede aile mahkemesi yoksa, Asliye Hukuk Mahkemesi bu sıfatla davaya bakar. Peki hangi yer mahkemesi yetkilidir? Normalde boşanma davaları, eşlerden birinin ikametgahının bulunduğu yer veya eşlerin son 6 ay birlikte oturdukları yer mahkemesinde açılır. Ancak anlaşmalı boşanma davalarında yetki itirazı olmadığından, uygulamada Türkiye’nin herhangi bir yerindeki aile mahkemesinde davayı açmak mümkün olabilmektedir. Yani eşler, dava yükünü azaltmak veya daha hızlı sonuç almak amacıyla, ikametlerinden farklı bir ilde de anlaşmalı dava açabilirler (karşı taraf itiraz etmeyeceği için). Dilekçenizi ve ekindeki protokolü görevli mahkemeye sunduğunuzda, mahkeme veznesine dava harcını ve gider avansını yatırarak başvuruyu tamamlarsınız.  Başvuru yapıldıktan sonra mahkeme, dosyaya bir esas numarası verir ve süreci başlatır.

3. Duruşma Günü ve İlk (Tek) Celse: Başvurudan sonra mahkeme, genellikle yakın bir tarihe duruşma günü tayin eder. Anlaşmalı boşanmalarda çoğu zaman tek celsede davanın bitmesi hedeflenir. Duruşma günü hakim, her iki eşin de mahkemede hazır olmasını bekler. Duruşmada hakim, taraflara protokolde yazan hususları kabul edip etmediklerini tek tek sorabilir ve halen boşanma konusundaki iradelerinin devam edip etmediğini teyit eder. Tarafların özgür iradeyle boşanmak istediklerini beyan etmeleri halinde, hakim protokoldeki düzenlemelerin de uygun olduğunu görürse aynı duruşmada boşanma yönünde karar verir. Kısacası, her şey yolunda ise anlaşmalı boşanma tek duruşmada sonuçlanır. Örneğin evrakların tam olduğu, tarafların düzenli şekilde anlaştığı bir durumda 10 gün ila 1 ay içinde boşanmak mümkün olabilmektedir. Uygulamada, dilekçenin verilmesi ile duruşma arasında geçen süre mahkemelerin iş yüküne göre değişir; küçük şehirlerde birkaç hafta içinde duruşma yapılabilirken, büyük şehirlerde duruşma için birkaç ay sonrasına gün verilebilmektedir. Bu noktada, dava açarken bir avukatla çalışmak süreci hızlandırabilir; deneyimli avukatlar prosedürleri doğru ve hızlı takip ederek 10-15 gün gibi kısa sürede duruşma gününe ulaşılmasını sağlayabilmektedir.

4. Karar ve Kesinleşme: Hakim boşanma kararı verdikten sonra, mahkeme kısa kararı tutanak altına alır ve daha sonra gerekçeli karar yazar. Anlaşmalı boşanmalarda her iki taraf da genellikle karara itiraz etmez. Hatta çoğu zaman taraflar, kararın tebliğinden itibaren geçerli olan istinaf/temyiz haklarından feragat ettiklerini beyan ederek süreci hızlandırırlar. Bu şekilde karar kesinleşme süresi öne çekilebilir. Normal şartlarda, gerekçeli karar yazılıp taraflara tebliğ edildikten sonra 2 haftalık istinaf süresi vardır. Eğer taraflar bu haktan peşinen vazgeçerse, karar kesinleşerek nüfus kütüğüne boşanma durumu işlenir. Karar kesinleştikten sonra mahkeme, nüfus müdürlüğüne bildirim yapar ve taraflar artık resmen boşanmış sayılır.

5. Nüfus Kaydının Güncellenmesi: Boşanma hükmü kesinleştikten sonra, mahkeme kararı tarafların nüfus kayıtlarına işlenir. Bu aşamada bazen tarafların nüfus müdürlüğüne giderek yeni kimlik kartı başvurusu yapması gerekebilir (özellikle soyadı değişecekse). Anlaşmalı boşanmada süreç tek celsede tamamlandığı ve istinaf olmadığı için genelde birkaç hafta içinde nüfus kaydı “boşanmış” olarak güncellenmiş olur.

Süre Açısından Karşılaştırma: Anlaşmalı boşanmanın en büyük avantajı süredir. Uygun şartlar sağlandığında, yaklaşık 1 ay gibi kısa bir sürede evlilik sonlandırılabilir. Bu bir aylık süreye, dilekçenin verilmesi, duruşma günü ve kararın yazılması dahildir. Pek çok anlaşmalı boşanma davası, ilk duruşmada (tek celsede) sonuçlanır. Buna karşın çekişmeli boşanma davalarında süreç çok daha uzundur – ortalama 5-6 celsede, yani 1-2 yılda anca tamamlanabilmektedir. Dolayısıyla, anlaşmalı boşanma hem mahkeme sürecini hem de tarafların yaşayacağı stresi ciddi ölçüde azaltır. Elbette bu hızın ön koşulu, tarafların her konuda uzlaşmış ve prosedürün eksiksiz yerine getirilmiş olmasıdır. Evrak eksikliği, taraflardan birinin duruşmaya gelmemesi veya son anda fikir değiştirmesi gibi durumlar, davayı uzatabilir veya çekişmeli hale dönüştürebilir. Bu nedenle adımları dikkatlice atmak ve gerekiyorsa uzman bir boşanma avukatından destek almak önemlidir.

Mal Paylaşımı, Velayet, Nafaka ve Tazminat: Anlaşmalı Boşanmanın Sonuçları

Anlaşmalı boşanma, çiftlerin boşanmanın hukuki sonuçları konusunda önceden anlaşmalarına dayandığı için, mal paylaşımı, velayet, nafaka, tazminat gibi konularda verilecek kararlar da tarafların bu anlaşmasına göre şekillenir. Bu bölümde, anlaşmalı boşanmanın olası sonuçlarını ana başlıklar altında inceleyeceğiz. Her bir konuda, tarafların yaptığı anlaşma esas olmakla birlikte, anlaşmanın yasal çerçevesini de göz önünde bulundurmak gerekir. İşte anlaşmalı boşanmada mal rejiminin tasfiyesi, çocukların durumu, nafaka ödemeleri ve tazminat taleplerine dair önemli noktalar:

Mal Paylaşımı (Mal Rejiminin Tasfiyesi)

Mal paylaşımı, eşlerin evlilik sırasında edindikleri malların boşanma sonrası nasıl bölüşüleceğini ifade eder. Anlaşmalı boşanmada, mal paylaşımı konusunda anlaşma sağlanması zorunlu değildir. Yani taraflar, diğer tüm konularda anlaşıp sadece mal paylaşımı meselesini daha sonra çözüme bıraksa bile anlaşmalı olarak boşanabilirler. Nitekim mal rejiminin tasfiyesi, esasen ayrı bir dava konusu olabilir ve anlaşmalı ya da çekişmeli boşanma davasının bir parçası değildir. Bu, uygulamada şöyle yansır: Eşler ev eşyaları, birikimler veya gayrimenkuller konusunda henüz uzlaşamadıysa; protokolde “mal paylaşımı konuları daha sonra taraflarca ayrıca çözülecektir” diyerek yine de anlaşmalı boşanabilirler. Boşanma gerçekleştikten sonra, mal paylaşımı için ayrı bir dava açıp hakimden mal rejimini yasal esaslara göre bölüştürmesini talep edebilirler.

Öte yandan, bir çok çift mal paylaşımı meselesini de aralarında halledip bu uzlaşmayı protokole dahil etmeyi tercih ediyor. Eğer mal paylaşımı protokole dahil edilecekse, dikkat edilmesi gereken husus, protokolün yasal geçerliliğidir. Yargıtay, anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımıyla ilgili kullanılan ifadelere önem vermektedir. Genellikle protokole, eşlerin birbirinden mal rejimi alacağı talebi kalmadığını beyan eden bir madde eklenir. Örneğin: “Taraflar ev eşyası ve mal paylaşımı konusunda karşılıklı olarak anlaşmış olup, birbirlerinden bu konularda herhangi bir hak veya alacak talebinde bulunmayacaklardır.” Böylece taraflar, mal rejimi taleplerini karşılıklı olarak feragat ettiklerini ortaya koymuş olurlar. Bu tür net ifadeler, daha sonra herhangi bir mal paylaşımı davası açılmasının önüne geçebilir. Aksi takdirde, protokolde mal rejimine dair bir anlaşma yoksa, boşanma gerçekleştikten sonra taraflardan biri çıkıp da “edinilmiş malların yarısını istiyorum” diyebilir ve ayrı bir mal paylaşımı davası süreci başlayabilir.

Özetle: Anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı şart olmamakla birlikte, taraflar isterlerse bu konuyu da protokole ekleyebilirler. Eklenmediği takdirde, boşanma sonrası mal rejimi davası açılması mümkündür. Eklenirse, protokol maddelerinin net ve her iki tarafı bağlayıcı olmasına dikkat edilmelidir. Bu noktada profesyonel yardım almak, ileride mal varlığı üzerinde çıkabilecek uyuşmazlıkların önüne geçecektir.

Çocukların Velayeti ve İştirak Nafakası

Eğer eşlerin ortak çocuğu varsa, anlaşmalı boşanmanın en önemli boyutlarından biri velayet konusudur. Taraflar, çocukların velayetinin kimde kalacağı konusunda uzlaşmaya varmış olmalıdır. Protokolde, her bir çocuk için velayetin anneye mi babaya mı verileceği açıkça yazılır. Ayrıca, velayeti alamayan ebeveynin çocukla görüşme düzeni (kişisel ilişki hakkı) belirlenmelidir. Örneğin “Baba, velayeti anneye bırakılan çocukla her ayın ilk ve üçüncü haftasonu cumartesi 10:00’dan pazar 18:00’e kadar şahsi ilişki kuracaktır” şeklinde net bir düzenleme yapılabilir. Bu şekilde hem çocuk düzeni bozulmadan anne-baba ile görüşmeye devam eder, hem de ileride olası ihtilafların önüne geçilir.

Türk hukukunda geleneksel olarak boşanma halinde velayet tek ebeveyne verilirken, son yıllarda ortak velayet uygulaması da gündeme gelmeye başlamıştır. Özellikle anlaşmalı boşanmalarda, taraflar talep ederse ve çocuğun yüksek yararına da aykırı değilse, mahkeme ortak velayete hükmedebilmektedir. Yani anne ve baba, boşanmadan sonra da çocukla ilgili kararları birlikte alma hakkını sürdürebilir. Ancak uygulamada ortak velayet kararı henüz yaygın değildir ve genellikle her iki tarafın da bu yönde mutabık kaldığı durumlarla sınırlıdır. Taraflar ortak velayet istiyorsa, protokole bu konuda açık bir madde eklemeli ve her iki tarafın da rızası bulunduğunu vurgulamalıdır. Mahkeme, çocuğun menfaatine uygun bulursa bu talebi onaylayacaktır.

Velayet kararı hangi ebeveyne verildiyse, diğer ebeveynin çocuğun bakımı ve giderlerine katılması için çocuk nafakası (iştirak nafakası) ödemesi gündeme gelecektir. Anlaşmalı boşanma protokolünde, velayeti almayan tarafın her bir çocuk için aylık ne kadar iştirak nafakası ödeyeceği belirtilmelidir. Örneğin “Baba, ortak çocuk için aylık 2.000 TL iştirak nafakası ödeyecektir” gibi. Hakim, bu nafaka miktarının çocuğun yaşına, ihtiyaçlarına ve babanın maddi durumuna göre makul olup olmadığına bakar; genelde tarafların anlaştığı tutara saygı duymakla birlikte çocuğun çıkarına aykırı derecede düşükse artırılmasını isteyebilir. Dikkat: İştirak nafakası, çocuğun üstün yararı söz konusu olduğu için ileride şartların değişmesi halinde artırılabilir veya gerekirse yeniden talep edilebilir bir nafaka türüdür. Yani anlaşmalı boşanmada bugün belirlenen çocuk nafakası tutarı, çocuğun ihtiyaçları artarsa velayeti elinde bulunduran ebeveyn tarafından sonraki yıllarda dava yoluyla yükselttirilebilir. Bu açıdan, başta makul bir nafaka belirlemek tüm tarafların yararınadır.

Son olarak, velayet konusunda anlaşma sağlanması sadece hukuki değil psikolojik açıdan da önemlidir. Ebeveynlerin boşanırken çocuğun düzenini ve duygusal durumunu göz önünde bulundurarak hareket etmesi gerekir. Anlaşmalı boşanma, çekişmeli davaya göre çocuk için genelde daha az yıpratıcıdır çünkü anne-baba kavga etmek yerine uzlaşarak ayrılmaktadır. Yine de, hangi ebeveynde kalacağı veya diğer ebeveyniyle ne sıklıkla görüşeceği gibi kritik konular çocuğun hayatını etkileyeceğinden, protokol hazırlanırken çocuğun yaşı, okul durumu, özel ihtiyaçları gibi etmenler dikkate alınmalıdır. Hakim, her durumda çocuğun menfaatini ön planda tutarak velayet ve çocukla kişisel ilişki konusundaki anlaşmayı değerlendirir; gerekirse çocuğu da dinleyebilir (özellikle belli bir yaşın üzerindeyse). Çiftin yaptığı anlaşma çocuğun çıkarlarına bariz biçimde aykırıysa (örneğin çok küçük bir bebeğin anne yerine babaya verilmesi gibi durumlarda), hakim anlaşmaya rağmen farklı bir karar verebilir veya protokolde değişiklik isteyebilir. Ancak genel olarak, anlaşmalı boşanmalarda ebeveynlerin kararı makul ise mahkeme bunu onaylamaktadır.

Yoksulluk Nafakası (Eş İçin Nafaka)

Yoksulluk nafakası, boşanma sonucu maddi olarak sıkıntıya düşecek eşe, diğer eş tarafından ödenen bir tür süresiz nafakadır. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek kusursuz veya daha az kusurlu eş, diğer taraftan mali gücü oranında nafaka isteyebilir. Anlaşmalı boşanmada taraflar bu konuda da anlaşmaya varmış olmalıdır. Yani protokolde, eşlerden birinin diğerine nafaka ödeyip ödemeyeceği, ödenecekse miktarı ve süresi açıkça belirtilmelidir. Örneğin “Taraflar karşılıklı olarak yoksulluk nafakası talebinde bulunmamışlardır” denebileceği gibi, “Koca, kadına aylık 1500 TL yoksulluk nafakası ödeyecektir” şeklinde bir anlaşma da yapılabilir.

Anlaşmalı boşanmada yoksulluk nafakası talep edilmemesi, tarafların tamamen feragat ettiği anlamına gelir. Yani protokolde nafaka istenmeyeceği yazılmışsa, boşanma gerçekleştikten sonra artık bu konuda sonradan talepte bulunulamaz. Bu nedenle, özellikle ekonomik olarak daha zayıf durumda olan eş, nafaka talep edip etmeyeceğini iyi düşünmelidir. Nafaka talep edecekse de, karşı tarafın bunu kabul etmesi gerekir; aksi halde anlaşma sağlanmamış olur ve anlaşmalı boşanma riske girer. Genelde, anlaşmalı boşanma protokollerinde nafaka istenmeyeceği yönünde karşılıklı feragatler sıkça görülür, çünkü taraflar hızlı ve uzlaşmalı bir boşanma karşılığında birbirlerinden maddi bir beklentiye girmemeyi tercih edebilmektedir. Ancak bu durum bazen hak kaybına yol açabilir: Özellikle ev hanımı olup geliri olmayan kadınlar veya çalışamayacak durumda olan eşler, nafaka hakkından vazgeçerlerse boşanma sonrası ekonomik zorluk yaşayabilirler. Dural Avukatlık Ortaklığı gibi uzman bir hukuk danışmanı, müvekkillerine bu kararın sonuçlarını anlatacak ve gerekiyorsa makul bir nafaka talebinin protokole konmasını sağlayacaktır.

Nafaka konusunda anlaşmaya varılırken, nafakanın ne zaman başlayacağı (genellikle kararın kesinleşmesiyle başlar) ve hangi hallerde sona ereceği (nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi, vefatı veya belirli bir süre sonunda vs.) gibi detaylar da protokole yazılabilir. Örneğin “Kadın yeniden evlenene veya vefat edene kadar nafaka ödenecektir” gibi. Bu detaylar, ileride çıkabilecek uyuşmazlıkları engeller. Ayrıca, taraflar dilerse nafakayı toplu bir ödeme (örneğin boşanma anında tek seferde belirli bir tazminat) şeklinde kararlaştırıp, aylık ödemeler yerine bunu tercih edebilirler. Bu da protokolde maddi tazminat olarak gösterilebilir (bir sonraki konuda değinilecektir).

Sonuç olarak, yoksulluk nafakası anlaşmalı boşanmada tamamen tarafların iradesine bağlıdır: İsterlerse miktar ve şartlarda anlaşıp koyarlar, istemezlerse karşılıklı feragatle hiç nafaka olmadan boşanabilirler. Önemli olan, her iki tarafın da bu konuda bilinçli bir karar vermesi ve özellikle nafaka alma ihtiyacı olan tarafın ileride mağdur olmayacak şekilde hareket etmesidir. Hakim, protokolde nafaka talep edilmediğini gördüğünde genellikle bunu sorgulamaz; taraflar rızayla vazgeçmiş sayılır. Ancak aşırı düşük bir nafaka miktarı belirlendiyse, hakimin müdahale etme ve artırma önerme ihtimali, yoksulluk nafakasından ziyade çocuk nafakası için söz konusudur (çocuk menfaati nedeniyle). Eş nafakası konusunda hakim, tarafların anlaşmasına daha çok bağlı kalır.

Maddi ve Manevi Tazminat

Tazminat konuları, boşanmada eşlerin birbirlerinden talep edebilecekleri maddi ve manevi zararların karşılanmasını kapsar. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanmaya sebep olan olaylarda daha az kusurlu eş, diğer taraftan maddi tazminat isteyebilir; ayrıca kişilik hakları saldırıya uğrayan eş manevi tazminat da talep edebilir. Çekişmeli boşanmalarda tazminat için genellikle bir tarafın kusurunun ispatı gerekirken, anlaşmalı boşanmada kusur araştırması yapılmaz. Bunun yerine, tarafların tazminat konusunu kendi aralarında nasıl kararlaştırdığı esas alınır.

Anlaşmalı boşanma protokolünde, maddi ve manevi tazminat talebi olup olmadığı açıkça belirtilmelidir. Taraflar tazminat hususunda da anlaşmaya varmak zorundadır; aksi halde anlaşmalı boşanma gerçekleşmez. Örneğin, taraflar “karşılıklı olarak maddi-manevi tazminat talepleri olmadığını” beyan edebilirler. Bu durumda boşandıktan sonra kimse kimseden bir şey talep edemez. Eğer taraflardan biri, yaşadığı zararlardan ötürü karşı taraftan tazminat almak istiyorsa, bunun miktarını diğer tarafla uzlaşarak belirlemiş olmalıdır. Protokole “Koca, kadına maddi tazminat olarak 50.000 TL ödeme yapacaktır; manevi tazminat talepleri karşılıklı olarak yoktur” gibi bir madde eklenebilir. Ya da tam tersi, “Taraflar birbirlerinden maddi ve manevi herhangi bir tazminat talep etmeyeceklerdir” denilebilir.

Burada kritik bir nokta: Taraflar tazminat konusunda anlaşamadığı takdirde anlaşmalı boşanma yapılamaz. Örneğin, kadın 100.000 TL maddi tazminat istiyor ama erkek bunu ödemeyi kabul etmiyorsa, bu konuda uzlaşma yok demektir ve dava çekişmeliye döner. Anlaşmalı boşanmanın ruhu, tüm konularda olduğu gibi tazminatta da uzlaşmayı gerektirir. Hatta uygulamada, bazı durumlarda taraflar “maddi tazminat konusunda hakkımız saklıdır” gibi ibareler koymayı düşünebiliyor; ancak böyle bir hak saklı tutulması anlaşmalı boşanmaya engeldir, çünkü tazminat meselesi muallakta kalmış olur. Bu nedenle ya tamamen feragat ya belirli bir rakam üzerinde anlaşma yoluna gidilmelidir.

Maddi tazminat, boşanma nedeniyle uğranılan ekonomik kayıpların telafisidir. Örneğin eşin kusurlu davranışları yüzünden diğer eşin kariyeri zarar gördüyse veya evlilikten beklediği maddi destek sona erdiği için mağdur olacaksa, maddi tazminat talep edebilir. Manevi tazminat ise, boşanmaya yol açan olayların yarattığı manevi acı ve üzüntü için talep edilir (örneğin aldatma durumunda onuru zedelenen eş manevi tazminat isteyebilir). Anlaşmalı boşanmada, genellikle taraflar birbiri hakkında ağır iddialar ileri sürmedikleri için manevi tazminat talepleri çok gündeme gelmez; ancak aldatma gibi ciddi durumlar mevcutsa ve taraflar bunu protokole yansıtmayı tercih ediyorsa, manevi tazminat miktarında da anlaşma yapılabilir.

Hakim, protokolde belirtilen tazminat anlaşmasını da hukuka uygunluk yönünden inceler. Çok adaletsiz bir durum yoksa (örneğin açıkça kusurlu tarafın hiçbir tazminat ödememesi gibi), tarafların kararına genellikle müdahale etmez. Yine de, özellikle maddi tazminatın hakkın saklı tutulması gibi bir ibare ile boş bırakılmadığından emin olmak ister. Eğer protokolde “taraflar tazminat konusunda anlaşamamıştır” gibi bir durum sezerse, anlaşmalı boşanma koşulları oluşmadığı için davayı çekişmeliye çevirmek durumunda kalabilir. Bu nedenle, tazminat maddeleri net olmalıdır.

Özetle: Anlaşmalı boşanmada tazminat konusunu tarafların iradesi belirler. İsteyen taraf, karşı tarafın rızasıyla belirli bir tazminat alabilir; istemeyen taraf, feragat edebilir. Önemli olan her iki tarafın da nihai karardan memnun olması ve sonradan bu konuda yeni bir talep veya dava yoluna gitmemesidir. Taraflar arasındaki uzlaşma, boşanmanın hemen ardından maddi-manevi yeni bir çekişme yaşanmasının önüne geçecektir.

Anlaşmalı Boşanmanın Avantajları ve Dezavantajları

Anlaşmalı boşanma, pek çok çift için çekişmeli boşanmaya kıyasla daha çekici bir seçenek olabilir. Elbette her yöntemin olduğu gibi anlaşmalı boşanmanın da artıları ve eksileri vardır. İşte karar vermeden önce dikkate almanız gereken başlıca avantaj ve dezavantajlar:

Avantajları:

  • Hızlı Sonuçlanır: Taraflar her konuda anlaştığı için dava genellikle ilk duruşmada biter. Böylece boşanma süreci birkaç hafta ila birkaç ay içinde tamamlanır. Uzun süren mahkeme stresinden kurtulmuş olursunuz.
  • Daha Düşük Maliyet: Anlaşmalı boşanma, daha az duruşma gerektirdiği için mahkeme masrafları ve avukat ücretleri daha düşük olur. Yıllarca sürecek dava masrafları birikmez, ekonomik yük azalır.
  • Az Stres ve Psikolojik Yük: Çekişmeli davalardaki gibi karşı tarafı suçlamak, tanık dinletmek, delil toplamak gerekmediği için taraflar daha **az yıpranırlar】. Çatışma minimum düzeydedir, bu da özellikle çocuklar varsa onların da daha az etkilenmesini sağlar.
  • Kontrol ve Mahremiyet: Taraflar kendi aralarında anlaşarak şartları belirledikleri için, hayatlarının kontrolü kendi ellerinde olur. Mahkemenin veya hakimin takdirine kalmadan, velayet, nafaka, mal paylaşımı gibi konularda kararı siz verirsiniz. Ayrıca çekişmeli davalarda ortaya dökülebilecek özel konular, anlaşmalı boşanmada mahkeme kayıtlarına girmeden halledilebilir; bu da mahremiyetinizi korur.
  • İlişkinin Daha Az Zarar Görmesi: Eşler, mümkün olan en uzlaşmacı şekilde ayrıldıklarından aralarında düşmanlık duyguları minimumda kalabilir. Özellikle ortak çocuklar varsa, ebeveynlerin ileride sağlıklı bir iletişim sürdürebilmesi için bu büyük bir avantajdır.

Dezavantajları:

  • Her Konuda Uzlaşma Zorunluluğu: Anlaşmalı boşanmanın en büyük dezavantajı, en ufak bir konuda bile anlaşmazlık olursa gerçekleşememesidir. Tüm kritik konularda (velayet, nafaka, tazminat vs.) uzlaşma şarttır; uzlaşma yoksa anlaşmalı boşanma mümkün olmaz. Bu, boşanmak isteyen tarafların bazen istemedikleri bazı şartları kabul etmek zorunda kalması anlamına gelebilir.
  • Güç Dengesizliği Sorunu: Eşler arasındaki güç dengesi adil bir anlaşma yapılmasını engelleyebilir. Taraflardan biri daha baskınsa veya diğeri üzerinde psikolojik üstünlük kuruyorsa, zayıf olan taraf anlaşmalı boşanmada **hak kaybına uğrayabilir. Örneğin, eşlerden biri sırf boşanmanın hızlı olmasını istediği için aslında hakkı olan nafaka veya mal varlığı paylaşımından vazgeçebilir. Bu da uzun vadede adaletsiz bir duruma yol açabilir.
  • Hak Kayıpları Riski: Anlaşmalı boşanma protokolü bilinçli hazırlanmazsa, taraflar farkında olmadan önemli haklarından feragat edebilirler. Örneğin, ev hanımı bir kadın ekonomik güvencesi olmadan nafaka talebinden vazgeçerse, boşanma sonrası yoksulluk yaşayabilir. Bu nedenle protokolün bir hukukçu yardımıyla hazırlanması çok önemlidir. Aksi takdirde, telafisi zor hak kayıpları yaşanabilir.
  • Çocuklar Açısından Sınırlamalar: Anlaşmalı boşanmada ebeveynler çocuklarla ilgili kararları kendi aralarında verir. Ancak bazen ebeveynlerin uzlaşması, çocuk açısından en iyi seçenek olmayabilir. Örneğin, anne ve baba ortak velayet istemeyip çocuğu birine bırakabilir, fakat belki de çocuk için ortak velayet daha faydalı olacaktı. Ya da sadece hızlı boşanmak uğruna babanın çocuğu daha az görmesi kararlaştırılabilir. Bu gibi durumlarda **çocukların psikolojisi etkilenebilir】. Dolayısıyla, anlaşmalı boşanırken çocukların çıkarlarını korumaya ekstra özen göstermek gerekir.
  • Sonradan Pişmanlık veya İhtilaf: Taraflar anlaşmalı boşanmayla hızlı şekilde ayrıldıktan sonra, ilerleyen zamanda protokole bağlı yeni anlaşmazlıklar çıkabilir. Örneğin, kadın boşanırken mal paylaşımı talep etmemiş ama yıllar sonra ekonomik zorluk çekmeye başlamış olabilir; ancak artık talep hakkı kalmamıştır. Ya da taraflar çocuk nafakası miktarını düşük tutmuş olabilir ve bir süre sonra bu miktar yetmemeye başlayınca tekrar sorun olabilir (ki çocuk nafakasında dava hakkı saklı olsa da sürekli mahkemeyle uğraşmak gerekebilir). Kısacası, anlaşmalı boşanmada verilen kararlardan biri sonradan taraflardan birine adil gelmeyebilir. Bu yüzden protokoldeki her maddenin iyi düşünülerek kararlaştırılması önemlidir.

Yukarıdaki avantaj ve dezavantajları değerlendirerek, kendi durumunuz için en uygun boşanma yoluna karar verebilirsiniz. Dural Avukatlık Ortaklığı, her iki seçenekte de (anlaşmalı veya çekişmeli) müvekkillerine en doğru yönlendirmeyi yaparak, hak kaybına uğramadan en hızlı sonuca ulaşmalarını sağlamaktadır.