Boşanmada Mal Paylaşımı Rehberi

Boşanmada Mal Paylaşımı Rehberi

Boşanmada Mal Paylaşımı Rehberi

Boşanmada Mal Paylaşımı Rehberi

Boşanmada mal paylaşımı, evlilik birliğinin mahkeme kararıyla sona ermesinden sonra eşler arasında edinilmiş malların nasıl bölüşüleceğini ifade eder. Genel kural olarak, evlilik süresi içinde edinilen tüm mal varlığı değeri eşit şekilde paylaşılır. Ancak uygulamada bu kuralın istisnaları, özel durumları ve dikkat edilmesi gereken bir dizi ayrıntı vardır. Boşanma aşamasındaki çiftler için mal paylaşımı konusu kafa karıştırıcı olabilmektedir; bu rehberde boşanmada mal paylaşımının ne olduğunu, nasıl yapıldığını ve önemli noktaları sade bir dille fakat detaylı olarak açıklayacağız.

Not: Boşanmada mal paylaşımı davası, boşanma davası ile birlikte aynı dilekçede açılamaz. Mal paylaşımı talebi, boşanma davasıyla aynı zamanda yapılırsa bile ayrı bir dava olarak açılması gerekir ve bu dava, boşanmanın kesinleşmesine kadar bekletilir. Yani önce boşanma davası sonuçlanıp karar kesinleşmeli, ardından mal paylaşımı yargılaması başlamalıdır. Ayrıca uygulamada, mal paylaşımı davasının belirsiz alacak davası olarak açılması gerektiği özellikle belirtilmektedir (talep edilecek miktar tam olarak dava başında belirlenemediği için).

Boşanmada mal paylaşımıyla ilgili kanunlar 01.01.2002 tarihinde değişmiştir. Bu tarihten önceki evliliklerde farklı, sonraki evliliklerde farklı yasal rejimler geçerlidir. Aşağıda öncelikle bu farkı açıklayacak, ardından mal paylaşımının nasıl yapıldığına adım adım değineceğiz. Sonrasında da sık sorulan özel durumları (anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı, aldatma durumunda paylaşım, miras kalan malın durumu, evlilik sözleşmesi vb.) ele alacağız.

2002 Öncesi ve Sonrası Mal Rejimi (Kanuni Rejim Farkı)

Türk Medeni Kanunu, 01 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle birlikte eşler arasındaki yasal mal rejimini değiştirmiştir. Bu tarihten önce evli olanlar için yasal rejim mal ayrılığı iken, 01.01.2002’den sonra yapılan evliliklerde veya bu tarihten sonra devam eden evliliklerde yasal rejim edinilmiş mallara katılma rejimi olmuştur.

  • 01.01.2002 Öncesi (Mal Ayrılığı Rejimi): Bu dönemde eşler arasında kanunen mal ayrılığı geçerliydi. Evlilik içinde alınan bir mal kimin adına kayıtlıysa o eşin kişisel malı sayılır ve boşanmada diğer eş bu mala ortak olamazdı. Yani her eş kendi üzerine olan malın tek sahibiydi.
  • 01.01.2002 Sonrası (Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi): Mevcut kanuna göre yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Eşlerin evlilik içinde edinmiş oldukları tüm mallar kural olarak yarı yarıya ortak kabul edilir. Yani boşanma halinde her iki eş de bu mallar üzerinde eşit hakka sahiptir. (Aşağıda bazı istisna ve özel durumlara değineceğiz.)

Önemli: Evlilik birliğine dahil olmayan mal varlıkları bu paylaşıma girmez. Evlilikten önce edinilmiş mallar, kim hangi malı evlilik öncesi aldıysa onun kişisel malıdır ve paylaşıma tabi değildir. Bu kural her iki dönem (2002 öncesi ve sonrası) için de geçerlidir. Eşlerden biri evlenmeden önce bir mal edinmişse ya da evlilik sırasında kendisine miras kalmışsa veya karşılıksız bir şekilde (bağış gibi) mal edinmişse, bunlar onun kişisel malı sayılır ve boşanmada ortak hesaplamaya dahil edilmez.

Boşanmada Mal Paylaşımı Davası Ne Zaman ve Nasıl Açılır?

Mal paylaşımı davası (mal rejiminin tasfiyesi davası), boşanma kararı kesinleştikten sonra açılabilen ayrı bir hukuk davasıdır. Taraflar boşanma davası devam ederken mal paylaşımı konusunda anlaşmazlık yaşasa bile, bu konuda karar verilebilmesi için önce boşanmanın sonuçlanması gerekir (TMK m.225).

  • Davanın Zamanı: Kural olarak mal rejimi, boşanma davasının açıldığı tarihte sona erer (TMK m.225). Yani eşler arasındaki malların ortaklığı, boşanma davası açılır açılmaz durur ve o tarihten sonraki kazanımlar ortak sayılmaz. Mal paylaşımı davası ise boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren açılabilir hale gelir. Boşanma hükmü kesinleşmeden mal rejiminin tasfiyesine (malların paylaşımına) hükmedilemez. Eğer boşanma davası sonuçlanmadan mal paylaşımı için dava açıldıysa, mahkeme dosyayı bekletir; boşanmanın kesinleşmesinden sonra incelemeye başlar.
  • Zamanaşımı Süresi: Boşanmanın kesinleşmesinden itibaren mal paylaşımı talepleri 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Yani boşanma kararınız kesinleştikten sonra en geç 10 yıl içinde mal rejiminin tasfiyesi için dava açmalısınız. 10 yıl geçtikten sonra artık mal paylaşımı talep etme hakkı kaybedilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2013/520 E., 2013/520 K. sayılı kararında da mal rejimi kaynaklı alacak taleplerinin 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu vurgulamıştır.)
  • Nerede ve Hangi Mahkemede Açılır: Boşanmada mal paylaşımı davasına bakmaya görevli mahkeme Aile Mahkemesi’dir (4787 sayılı Kanun). Davanın nerede açılacağına ilişkin yetki kuralları ise Türk Medeni Kanunu m.214’de düzenlenmiştir:
    • Eğer mal rejimi eşlerden birinin ölümüyle sona ermişse, vefat eden eşin son ikametgâhı mahkemesi yetkilidir.
    • Evlilik boşanma kararı ile sona ermişse (ya da devam eden bir boşanma davası varsa), boşanma davasına bakan mahkeme, mal paylaşımı davasına bakmakla da yetkilidir.
    • Bunların dışında kalan hallerde (örneğin boşanmadan bağımsız mal ayrılığına geçiş kararı gibi durumlar) davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi yetkili olur.
  • Nasıl Açılır (Dilekçe vs.): Uygulamada mal paylaşımı davaları genellikle belirsiz alacak davası olarak açılır. Çünkü talep edilecek miktar, malların sürüm değeri bilirkişi tarafından hesaplanana kadar tam olarak bilinemeyebilir. Bu usul, harç ve hesaplama açısından hak kaybını önler. Dava dilekçesinde, eşlerin evlilik içinde edindiği malların tasfiyesi istenir ve mümkünse bilinen mallar listelenir. Mahkeme, gerekli gördüğünde tarafların mal varlığı araştırmasını resen de yapabilir.

💡 İpucu: Boşanma davası henüz sonuçlanmasa bile, bazı eşler mal kaçırma endişesiyle mal paylaşımı davasını boşanma davasıyla aynı anda açabiliyor. Bu durumda dediğimiz gibi dosya bekletilir ve zamanaşımı da fiilen işlememiş olur. Ancak boşanma gerçekleşmezse (örneğin dava reddedilirse), mal paylaşımı davası da görülmeden sona erer. Boşanma yurt dışında gerçekleşmişse, mal paylaşımı davası için 10 yıllık süre yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.

Boşanmada Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?

Boşanma kararı kesinleştikten sonra, eşlerden biri mal paylaşımı (mal rejiminin tasfiyesi) davası açarak evlilik içinde edinilen malların paylaştırılmasını talep edebilir. Mal paylaşımı sürecinde izlenen ana adımlar şunlardır:

  1. Kişisel Malların Ayrımı: Öncelikle her eş kendi kişisel mallarını geri alır; kişisel mallar paylaşıma dahil edilmez. Eşlerin kişisel malları kanunen bellidir (TMK m.220). Aşağıdakiler kişisel mal sayılır:
    • Eşlerin evlenmeden önceki kendilerine ait tüm malvarlığı değerleri (evlilik öncesi alınan ev, araba, arsa, birikim vb. ne varsa kişisel maldır).
    • Miras yoluyla edinilen malvarlığı değerleri (eşlerden birine ana-babasından kalan miras gibi) veya karşılıksız kazanımlar (bağış, hediye vb. yoluyla elde edilen mallar).
    • Manevi tazminat alacakları (eşin üçüncü kişilerden kazandığı manevi tazminatlar kişiye sıkı sıkıya bağlı olduğundan kişisel mal kabul edilir).
    • Eşlerden birinin kişisel kullanımına mahsus eşyalar (örneğin şahsi kıyafetleri, takıları – ancak burada düğün takıları konusunda farklı yargı kararları olup genelde kadına ait sayılır, bu ayrı bir tartışma konusudur).
    • Yukarıdaki kişisel malların yerine geçen değerler: Örneğin evlilikten önce sahip olunan bir araba satılıp parası duruyorsa veya yeni bir mal alındıysa, bunlar da kişisel mal kabul edilir (kişisel malın yerine geçen değerler).

Örnek: Eşlerden biri evlenmeden önce bir ev satın aldıysa bu ev kişisel malıdır. Boşanmada diğer eş bu evin değerinden pay talep edemez. Yine eşlerden birine evlilik sırasında anne-babasından miras kalıp bir arsa geçtiyse, o arsa da miras kalan eşin kişisel malıdır.

  1. Edinilmiş Malların Tespiti: Kişisel mallar ayrıldıktan sonra geriye kalan, evlilik süresince edinilmiş olan tüm mal varlığı değerleri tespit edilir. Bu mallara kanunen “edinilmiş mallar” denir (TMK m.219). Edinilmiş mallar, eşlerin çalışmaları ve evlilik birliği faaliyetleri sonucu kazandıkları değerlerdir. Kanunda edinilmiş mallara örnek olarak şunlar sayılmıştır:
    • Çalışmanın karşılığı olan kazanımlar: Maaş, ücret, prim, ikramiye, iş gelirleri gibi aktif çalışmayla elde edilen gelirler.
    • Kişisel malların gelirleri: Bir eşin kişisel malı olan bir şeyin getirisi edinilmiş mal sayılır. Örneğin, eşin evlilikten önce sahip olduğu bir evin evlilik sırasında elde edilen kira geliri edinilmiş maldır (evin kendisi kişisel mal olarak kalır, ancak o evden evlilik süresince kazanılan kira parası ortak kabul edilir).
    • Sosyal güvenlik veya sosyal yardım ödemeleri: SGK’nın veya benzeri sosyal yardım kurumlarının yaptığı emekli maaşı, işsizlik maaşı, sosyal yardımlar vs.
    • Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen maddi tazminatlar: Örneğin, eşlerden biri iş kazası geçirip malul kaldığında ona ödenen maddi tazminat veya sürekli sakatlık geliri edinilmiş mal sayılır (zira bu tazminat, o eşin çalışma gücüne karşılık ödenir, dolayısıyla ailenin geliri yerine geçer).
    • Edinilmiş malların yerine geçen değerler: Edinilmiş bir mal satıldığında elde edilen para veya edinilmiş mala dair sigorta tazminatı gibi değerler de yine edinilmiş mal sayılır.

Kanun ayrıca, eşlerin evlilik sırasında yapacakları bir mal rejimi sözleşmesi ile bazı malvarlığı değerlerini kişisel mal olarak sayabileceklerini de belirtmiştir. Örneğin eşler aralarında sözleşme yaparak bir eşin mesleğini icra ederken kazandığı gelirleri veya bir işletmenin faaliyetinden elde edilen kazançları “kişisel mal” olarak belirleyebilir ve ileride boşanmada bu kazançlar paylaşım dışında tutulabilir.

  1. Borçlar ve Denkleştirme: Mal rejiminin tasfiyesi aşamasında, her bir mal grubuna ait borçlar da göz önüne alınır. Eğer eşlerden biri kendi kişisel malıyla ilgili bir borcu, edinilmiş malların gelirinden ödemişse veya tam tersi, edinilmiş mallarla ilgili bir borcu kişisel malından ödemişse, bu durum bir denkleştirme talebine yol açabilir (TMK m.230). Bu, hesapta adaleti sağlamak içindir.

Örnek: Eş, evlilikten önce sahip olduğu kişisel mal sayılan evini satıp elde ettiği parayla ve üzerine evlilik süresinde biriktirdiği bir miktar parayı ekleyerek yeni bir ev almış olsun. Bu durumda yeni evin bir kısmı kişisel mal kaynaklarıyla, bir kısmı da edinilmiş mal niteliğindeki para ile alınmıştır. Tasfiye sırasında, diğer eşin hakkı zedelenmesin diye bu geçişler hesaplanır. Kişisel maldan edinilmiş mala doğru bir değer aktarımı olduğundan, denkleştirme hesabıyla malın değeri içinde diğer eşin hak ettiği kısım belirlenir.

  1. Değerleme ve Paylaştırma: Edinilmiş mallar belirlendikten sonra, bu malların net değeri hesaplanır. Malların değerlemesi, kural olarak mahkemenin karar tarihine en yakın değerler üzerinden yapılır. Yani yıllar önce alınmış bir ev varsa, boşanma sırasındaki piyasa değeri tespit edilir. Bu değerleme genellikle bilirkişi aracılığıyla yapılır.
    • Her bir edinilmiş malın varsa borçları düştükten sonra artık değeri bulunur (TMK m.231). Tüm edinilmiş malların artık değerleri toplandıktan sonra her eş bu toplamın yarısına hak kazanır (TMK m.236). Buna hukuken katılma alacağı denir.
    • Mahkeme, paylaşım sonucunda kimin ne kadar alacağı olduğunu tespit eder. Çoğu zaman fiilen mallar paraya çevrilmediği için, bir eşin diğerine para ödemesine hükmedilir. Hükmedilen katılma alacağına yasal faiz, mahkeme karar tarihinden itibaren işletilir.
    • Eğer mal olarak bölüşme imkanı varsa (örneğin bozdurulabilir menkul değerler, paylaştırılabilir hisse senetleri vs.), taraflar anlaşırsa fiziksel bölüşüm de yapılabilir. Ancak genellikle taşınmazların veya değerli eşyaların yarı değeri hesaplanıp nakit alacak çıkarılır.
  2. Ödeme ve İcra: Mahkemenin verdiği kararla birlikte, genellikle daha fazla mal edinmiş olan eş diğer tarafa belirli bir miktar para ödemekle yükümlü olur. Bu para, kararda belirtilen süre içinde ödenmezse, alacaklı eş icra yoluyla tahsil yoluna gidebilir. Unutulmamalıdır ki mal paylaşımı davası sonucu ortaya çıkan alacak, mahkeme ilamına dayalı bir alacak olduğundan ilamlı icra takibine konu olur ve ödenmezse hacze varan sonuçlar doğurabilir.

Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?

Anlaşmalı boşanma davalarında mal paylaşımı konusu, tarafların özgür iradesine bırakılmıştır. Yani eşler, mahkemeye sundukları anlaşmalı boşanma protokolünde malların paylaşımını diledikleri gibi düzenleyebilirler. İsterlerse evlilik içinde edinilmiş malları yine yarı yarıya paylaştırabilir, farklı bir oranda taksim edebilir veya taraflardan biri tüm mal paylaşımı taleplerinden feragat ettiğini açıkça beyan edebilir.

  • Protokolle Düzenleme: Anlaşmalı boşanmanın gerçekleşebilmesi için mahkemeye sunulan protokolde, çiftin mal paylaşımı konusunda anlaşmaya varmış olması şart değildir (Yasal olarak sadece boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu konusunda anlaşma aranır; mal rejiminin tasfiyesi boşanmanın fer’i (eki) sayılmadığı için aslında protokolde yer almasa da olur). Ancak uygulamada taraflar ileride bir sürprizle karşılaşmamak adına mal paylaşımı konusunu da protokole dahil edebilmektedir. Protokolde
    • Malların nasıl bölüşüleceği,
    • Hangi malın kimde kalacağı
    • Ya da her iki tarafın da mal talebinin olmadığı

gibi hususlar yazılabilir.

  • Feragat ve Açık Beyan: Eğer anlaşmalı boşanma protokolü ile eşlerden biri, mal paylaşımı taleplerinden feragat edecekse, bunun açık ve net bir şekilde yazılması gerekir. Örneğin protokole “Taraflar edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağı, katkı payı ve değer artış payı taleplerinden karşılıklı olarak feragat etmişlerdir.” şeklinde bir madde konulmalıdır. Bu şekilde yazıldığında, boşanma gerçekleştikten sonra artık kimse mal paylaşımı davası açamaz.
  • Yanıltıcı İfadeler: Protokolde bazen “... tüm eşyalarımı/tüm haklarımı aldım, başka mal talebim yoktur.” ya da “... nafaka, maddi manevi tazminat aldım, başka hiçbir talebim kalmamıştır.” gibi genel ifadeler bulunabiliyor. Dikkat: Bu tür beyanlar, açıkça mal rejiminden doğan alacak haklarından feragat edildiği anlamına gelmez. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, böyle genel ifadeler daha çok boşanmanın fer’i olan nafaka, tazminat, ev eşyası paylaşımı gibi hususlara ilişkindir. Mal rejimi alacak haklarından feragat sayılabilmesi için yukarıda belirttiğimiz gibi bunun açıkça protokolde yazılmış olması gerekir. Aksi takdirde, protokolde mal paylaşımına dair bir düzenleme yoksa, taraflar boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde mal paylaşımı davası açabilirler.

Aldatma (Zina) Durumunda Boşanmada Mal Paylaşımı

Eşlerden birinin zina (aldatma) yapması, Türk Medeni Kanunu’nda özel ve kusura dayalı bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir (TMK m.161). Peki aldatma nedeniyle boşanma gerçekleştiğinde mal paylaşımı nasıl etkilenir?

  • Aldatan Eşin Katılma Alacağı: Zina sebebiyle boşanmada kusurlu olan (aldatan) eşin, diğer eşten talep edebileceği katılma alacağı (yani edinilmiş malların artık değeri üzerindeki yarı pay) mahkeme tarafından tamamen ortadan kaldırılabilir veya hakkaniyete uygun biçimde azaltılabilir. Bu, hakimin takdir yetkisindedir. Örneğin hakim, aldatan eşin hiçbir şey almamasına karar verebileceği gibi, aldatmayan eşin payını %70, aldatanın payını %30 olarak da belirleyebilir.
  • Katkı Payı Alacağı: Eşlerin birbirlerinin malına yaptıkları katkılar ise farklıdır. Aldatma durumu dahi olsa, bir eşin diğerinin mal varlığına yaptığı maddi katkıyı geri isteme hakkı ortadan kaldırılamaz. Yani, diyelim aldatma yapan koca, karısının adına satın alınan bir evin bedeline önemli bir maddi katkıda bulunmuş olsun. Koca kusurlu olsa da, o evin alınmasına yaptığı katkıyı (güncel değer üzerinden) talep edebilir. Çünkü bu katkı, edinilmiş mal rejiminden bağımsız, karşılığı olması gereken bir alacaktır.

Özetle, aldatma durumunda hakim, paylaştırma aşamasında hakkaniyet ilkesini devreye sokarak sadakatsiz eşin ortak mallardaki payını azaltabilir veya sıfırlayabilir. Ancak bu, diğer eşin malına yaptığı somut katkıları kapsamaz.

Özel Durumlar ve Sık Sorulan Sorular

Boşanmada mal paylaşımı konusunda bazı özel durumlar ve uygulamada sık karşılaşılan sorunlar bulunmaktadır. Aşağıda, bunlara ilişkin merak edilen noktaları ve bunların mal paylaşımına etkisini inceleyeceğiz:

Eşlerden Birinin Ölümü Halinde Mal Paylaşımı Nasıl Olur?

Eşlerden birinin vefatı da mal rejimini sona erdiren durumlardan biridir. Ölüm halinde mal paylaşımı (tasfiye) yapılıp, sonra miras paylaşımına geçilir. Bu süreç şöyle işler:

  • Tasfiye Tarihi: Sağ kalan eş açısından, mal rejiminin tasfiye (sona erme) tarihi, diğer eşin ölüm tarihidir. O tarihe kadar edinilen mallar, edinilmiş mallara katılma rejimi kurallarına göre hesaplanır.
  • Sağ Kalan Eşin Hakları: Sağ kalan eş, evlilik içinde edinilen malların yarısı üzerinde katılma alacağı hakkına sahiptir. Ölen eşin terekesinden (mirasından) öncelikle, sağ kalan eşin bu katılma alacağı (yarı payı) hesaplanıp bir alacak olarak düşülür. Geriye kalan kısmı, mirasçılar arasında miras hukuku kurallarına göre paylaştırılır. Yani sağ eş hem eş sıfatıyla edinilmiş mallardan alacak hakkı kazanır, hem de ayrıca mirasçı sıfatıyla ölenin kalan malvarlığını diğer mirasçılarla paylaşır.
  • Mirasçılara Karşı Dava: Uygulamada sağ kalan eş, mal rejiminin tasfiyesi davasını diğer mirasçılara karşı artık değere katılma alacağı talebiyle açar. Bu davada mahkeme, önce mal rejimi tasfiyesini yaparak sağ eşin alacağını belirler. Belirlenen bu tutar, terekenin borcu sayılır ve miras paylaşımından önce ödenmesi gerekir. Daha sonra kalan tereke değeri, mirasçılar arasında paylaştırılır.
  • Aile Konutu ve Eşya Talebi: Ayrıca Türk Medeni Kanunu m.240’a göre, sağ kalan eş, aile konutunun kendisine özgülenmesini (kendisine mülkiyet olarak verilmesini) mahkemeden talep edebilir. Bunun için katılma alacağı hakkının bulunması ve haklı bir sebebin varlığı gerekir. Hakim, sağ kalan eşin barınma ihtiyacı gibi hususları değerlendirerek aile konutunu bu eşe bırakabilir ve diğer mirasçılara gerekirse denkleştirici ödeme yapılmasına karar verebilir. Bu durum, mal paylaşımı sırasında özellikle aile konutunun geleceği açısından önemli bir haktır.

Evlenmeden Önce Kredi ile Alınan Mallar Paylaşıma Dahil mi?

Eşlerin sık sorduğu sorulardan biri de şu: “Eşimle evlenmeden önce bir ev (ya da araba vs.) aldım ama kredi borcunu evlendikten sonra birlikte ödedik. Bu mal paylaşımında nasıl hesaplanır?”

Kural olarak evlilik öncesi alınan mal, adına kayıtlı olan eşin kişisel malıdır. Ancak o mala ait kredi taksitlerinin evlilik içinde ödenen kısmı, eşlerin ortak emeğiyle ödenmiştir ve bu kısım için diğer eşin bir alacak hakkı doğar. Hesaplama genel hatlarıyla şöyle yapılır:

  • Önce söz konusu malın (evin, arabanın vs.) evlilik içinde ödenen kredi miktarı tespit edilir. Diyelim evlilikten önce satın alınan bir evin 50.000 TL kredi borcu evlilik sırasında ödendi.
  • Bu ödenen miktarın, malın ilk satın alma değerine oranı hesaplanır. Örneğin ev alınırken 150.000 TL değerindeydi ve bunun 50.000’i evlilik içinde ödendi; oranı ≈ %33 (1/3) olur.
  • Boşanma sırasındaki evin güncel piyasa değeri bilirkişi tarafından belirlenir. Mesela o ev boşanma tarihinde 450.000 TL değerinde olsun.
  • Evin güncel değerinin %33’ü hesaplanır: Bu da yaklaşık 150.000 TL yapar. İşte bu tutar, evlilik içinde ödenen kredinin bugünkü değer karşılığıdır ve edinilmiş mal olarak tasfiyeye dahil edilir.
  • Normalde edinilmiş mallar yarı yarıya paylaşılacağı için, diğer eş bu 150.000 TL’nin yarısını, yani 75.000 TL’yi katılma alacağı olarak talep edebilir.

Görüldüğü gibi, evlenmeden önce alınmış bir malın kredi borcu evlilik içinde ödenmişse, ödenen kısıma tekabül eden değerin yarısı diğer eşe verilir. Burada hangi eşin ödediğinin önemi yoktur; eşlerin ortak yaşamı süresince o borç aile bütçesinden ödenmiştir sayılır.

Boşanma Davası Açılmadan Önce Satılan Mallar Ne Olur?

Eşler bazen boşanma arifesinde üzerlerine kayıtlı malları üçüncü kişilere devredip, mal paylaşımı dışında tutmaya çalışabilir. Örneğin bir eş, boşanma davası geliyorum derken arabasını kardeşine devredebilir veya evini satabilir. Peki bu durumda diğer eşin hakları ne olacak?

  • Mal Rejiminin Sona Erme Tarihi: Yukarıda da belirttiğimiz gibi, mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona erer. Bu tarihe kadar edinilmiş olan tüm malvarlığı değerleri paylaşımda hesaba katılır. Yani boşanma davası açılmadan önce elden çıkarılan bütün mallar aslında mal rejimi döneminde edinilmiş sayılır.
  • Devir ve Satışlar: Eğer eşlerden biri boşanma davası açılmadan hemen önce bir malını satmış veya devretmişse, o mal sanki hala onun mülkiyetindeymiş gibi tasfiye hesaplarına dahil edilir. Mahkeme, mal paylaşımı davasında, devredilen malın boşanma sırasındaki değerini bilirkişiye hesaplatarak diğer eşin alacak hakkını belirler. Örneğin boşanmadan 1 ay önce koca adına kayıtlı bir arsa kardeşine devredildiyse, bu arsanın değeri yine hesaplanır ve kocanın katılma alacağı hesabına eklenir (eşinin alacak miktarını azaltır ya da artırır şekilde dikkate alınır).
  • Üçüncü Kişilere Karşı Sorumluluk: Boşanmadan önce mal kaçırmak amacıyla yapılan devirlerde, öncelikle malı devreden (kaçıran) eş sorumludur. Mahkeme, mal paylaşımı davasında üçüncü kişiye de durumu ihbar edebilir (TMK m.229/2). Mahkeme kararı, bu ihbar sayesinde, ileride üçüncü kişiye karşı açılacak davada delil teşkil eder.
    • Diyelim mal paylaşımı sonucunda kaçırılan mallar hesaba katıldı ve malı kaçıran eşin diğerine ödemesi gereken bir tutar çıktı. Eğer bu eş bu borcu ödemez veya ödeyemezse, TMK m.241 devreye girer. Bu maddeye göre alacaklı eş, karşılıksız kazandırmalardan faydalanan üçüncü kişilere karşı eksik kalan alacak miktarı için dava açabilir. Yani malı devralan üçüncü kişiye, devrin iptali davası değil ama alacak davası açılır ve eşten tahsil edilemeyen kısım ondan talep edilir.
    • Üçüncü kişi, ancak borçlu eşin mal varlığının bu borcu ödemeye yetmediği durumlarda devreye girer. Eğer borçlu eş, diğer eşe ödemesi gereken alacağı kendi mal varlığından ödeyebiliyorsa, üçüncü kişiye gidilemez.

Özetle: Boşanma davası açılmadan önce satılmış ya da devredilmiş mallar da paylaşıma dahildir. Mal kaçırma girişimleri, diğer eşin hak talep etmesini engellemez. Bu nedenle, boşanma sürecinde böyle durumlar varsa mahkemeden mal varlığı araştırması istenebilir ve gerektiğinde tedbirler alınabilir.

Boşanmada Mal Kaçırmayı Önlemek İçin Ne Yapılabilir?

Eşinizin boşanma sırasında malları elden çıkararak sizi zarara uğratmasından endişe ediyorsanız, hukuken alabileceğiniz bazı önlemler vardır:

  • İhtiyati Tedbir Talebi: Mal paylaşımı davası açarken veya boşanma davası sürerken, mahkemeden eşinizin üzerinde olan taşınmazlara, araçlara vs. ihtiyati tedbir konulmasını talep edebilirsiniz. Aile mahkemesi, talebinizi haklı bulursa tapu kayıtlarına veya ilgili sicillere “satılamaz/devredilemez” şerhi koyabilir. Bu sayede dava sonuçlanana kadar mal kaçırılması önlenir.
  • Aile Konutu Şerhi: Eğer müşterek yaşadığınız konut tapuda sadece eşiniz adına kayıtlıysa, tapu müdürlüğüne başvurarak o konuta “aile konutu şerhi” koydurabilirsiniz. Bu şerh sayesinde eşiniz sizin rızanız olmadan evinizi satamaz, ipotek gösteremez. (Bu şerh için evlilik cüzdanı ve ikamet belgesiyle tapuya müracaat yeterlidir.)
  • Üçüncü Kişilere Dava: Yukarıda bahsettiğimiz TMK m.241’e dayalı olarak, eğer eşiniz malları kaçırdı ve siz mal paylaşımı davasında kazanmanıza rağmen alacağınızı tahsil edemiyorsanız, malın devredildiği üçüncü kişiye karşı dava açma hakkınız vardır. Bu, ancak eşiniz borcunu ödemezse ve o malın devri sizi alacağınızı alamaz hale getirdiyse gündeme gelir.

Evlilik Sözleşmesi (Mal Rejimi Sözleşmesi) ile Farklı Bir Paylaşım Belirlenebilir mi?

Medeni Kanunumuza göre, eşler evlenirken veya evlilik içinde noterde düzenleyecekleri bir mal rejimi sözleşmesi ile yasal mal rejiminin dışında bir mal rejimi kabul edebilirler.

  • Yasal Rejim Otomatik Uygulanır: Herhangi bir sözleşme yapılmazsa, evlilik tarihinde otomatik olarak edinilmiş mallara katılma rejimi başlar. Yani nikâh defterine imza attığınız andan itibaren kanunen tüm edinimler ortak kabul edilir ve boşanmada yarı yarıya paylaşılır. Bu hakkı elde etmek için ekstra bir işlem yapmaya gerek yoktur.
  • Sözleşme ile Başka Rejim Seçimi: Eşler, malların yarı yarıya paylaşımı yerine farklı bir düzenleme istiyorsa, evlilik öncesinde veya evlilik sırasında noterde mal rejimi sözleşmesi yapabilirler. Bu sözleşme ile
    • Mal Ayrılığı Rejimi (herkes kendi kazandığını alır, ortak havuz olmaz),
    • Mal Ortaklığı Rejimi (tüm malların ortak olduğu özel bir düzenleme)
    • veya Paylaşmalı Mal Ayrılığı gibi kanunda tanımlı rejimler seçilebilir.
  • Pay Oranı Belirleme: Hatta eşler sözleşmeyle kanunun öngördüğü 1/2 – 1/2 paylaşım dışında başka bir pay oranı da kararlaştırabilirler. Örneğin “boşanmada bütün mallar %70 X eşine, %30 Y eşine ait sayılacaktır” gibi bir oran belirlenebilir. Ancak bu tür sözleşmeler çok dikkatle hazırlanmalıdır; kanunun emredici hükümlerine aykırı düşen kayıtlar geçersiz olabilir.
  • Ne Zaman Yapılır: Mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce yapılabileceği gibi evlendikten sonra da her zaman yapılabilir. Evlilikten sonra sözleşme yapılırsa, yapıldığı tarihten sonraki edinimler üzerinde etkili olur (geriye dönük işlemez).

Unutmayın: Eğer eşler arasında geçerli bir mal rejimi sözleşmesi varsa, boşanma halinde mal paylaşımı o sözleşmeye göre yapılır. Sözleşme yoksa kanunun getirdiği edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır.

Şirket Hisseleri ve İşletme Kazançları Nasıl Paylaşılır?

Eşlerden birine ait şirket hisseleri veya bir işletmedeki ortaklık payı da mal rejimi kapsamında değerlendirilebilir:

  • Edinme Tarihi Önemli: Şirket hissesi ne zaman edinilmiş? 01.01.2002 sonrasında eşlerden biri bir şirket kurmuş veya ortak olmuşsa, bu hisse de edinilmiş mal olarak kabul edilir. Boşanmada, şirket hissesinin piyasa değeri uzman bilirkişi tarafından belirlenir ve bu değer üzerinden diğer eşin %50 pay alacak hakkı hesaplanır. Hisse payının hukuki niteliği (A.Ş., Ltd. gibi) önemli değildir; önemli olan evlilik içinde elde edilmiş bir ekonomik değer olmasıdır.
  • 2002 Öncesi Hisseler: Eğer şirket hissesi 2002’den önce edinilmişse, o tarihte mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan hisse kimin adına ise ona aittir, kişisel mal sayılır. Bu hisse boşanmada bölüşülemez. Ancak dikkat: 2002’den sonra o hisse sayesinde elde edilen gelirler (örneğin kâr payları, temettüler) edinilmiş mal sayılır. Dolayısıyla 2002 sonrası dağıtılan temettülerin yarısı üzerinde diğer eş hak talep edebilir.
    • Örnek: Koca 1998 yılında bir anonim şirketin %20 hissesini almış olsun. Bu hisse kişisel malıdır. 2005-2015 arasında bu hisseden toplam 300.000 TL temettü geliri elde ettiğini varsayalım. 300.000 TL, 2002 sonrası edinildiği için edinilmiş maldır; bunun yarısı olan 150.000 TL’yi karısı boşanmada talep edebilir.
  • Şirket Değeri ve Artışlar: Şirket hissesi paylaşıma dahil olduğunda, mahkeme hisse değerini boşanma tarihine yakın bir tarihteki piyasa değerine göre hesaplatır. Eğer şirket halka açık değilse veya satışı yapılmamışsa, bilirkişi şirketin aktifleri, kârları vs. üzerinden bir değer biçebilir. Ayrıca şirket hissesi evlilik içinde değer kazanmışsa bu değer artışı da doğal olarak diğer eşin alacak hesabına yansır.

Miras Kalan veya Bağışlanan Mallar Paylaşılır mı?

Evlilik sırasında eşlerden birine kalan miras veya yapılan bağışlar, diğer eşin bu malvarlığına ortak olup olmayacağı konusunda sık sorulur:

  • Miras: Kanuna göre, eşlerden birine miras yoluyla geçen malvarlığı değeri onun kişisel malı kabul edilmiştir (TMK m.220). Bu nedenle boşanma halinde diğer eş, miras kalan mal üzerinde hak iddia edemez. Örneğin evlilik sırasında kadına babasından bir ev miras kaldıysa, boşanmada bu ev kadının kişisel malı sayılır; koca herhangi bir pay alamaz.
  • Bağış ve Hediyeler: Benzer şekilde, evlilik esnasında bir eşe yapılan karşılıksız kazandırmalar (örneğin anne-babasının çifte hediye ettiği araba ama tapusu kızlarının üzerine, ya da birinin arkadaşından hediye gelen para vb.) o eşin kişisel malıdır. Diğer eş bu malın değerine ortak edilemez.
  • Gelirleri: Ancak, miras kalan ya da bağışlanan malın geliri varsa ve evlilik süresinde elde edilmişse, bu gelir edinilmiş mal sayılır. Örneğin eşe miras kalan bir yazlık ev kiraya verilmiş ve kira geliri elde edilmişse, kira parası ortak kazanç olarak yarı yarıya paylaşılır. Ya da eşine ailesinin bağışladığı bir parayla banka faizi kazanılmışsa, o faiz geliri ortaktır. Malın kendisi kime aitse onda kalır, fakat getirileri ortak havuza girer.
  • Kişisel Malın Satılıp Yenisi Alınırsa: Eşlerden biri kendisine miras kalan veya evlilikten önce edindiği bir malı satıp elde ettiği parayla evlilik sırasında yeni bir mal alırsa, genel kural o yeni malın da kişisel mal sayılmasıdır. Çünkü aslında kişisel malın değeri dönüştürülerek yeni mala yatırılmış olur (TMK m.221). Dolayısıyla diğer eşin bu mala ortak olması beklenmez.
    • İstisna: Eğer o yeni malın alınmasına kişisel malın değeri yeterli gelmeyip, evlilik içinde kazanılmış paradan da eklenmişse, bu durumda yine karışım nispetinde paylaşım gündeme gelir (denkleştirme konusu). Örneğin evlilik öncesi birikiminiz 100.000 TL, evlilik sırasında kazandığınız paradan 100.000 TL ekleyerek 200.000 TL’ye bir arsa aldınız. Arsanın yarısı kişisel, yarısı edinilmiş kaynakla alınmıştır; boşanmada diğer eş, yarı edinilmiş kısım üzerinden hak talep edebilir.

Bir Eşin Diğer Eşin Malına Yaptığı Katkı (Katkı Payı) Alacağı

Eski mal rejimi döneminden gelen bir kavram olan katkı payı alacağı, yeni rejimde değer artış payı olarak anılsa da özünde benzer bir durumdur: Eşlerden biri, diğer eşin adına kayıtlı bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya değerinin artmasına maddi katkıda bulunmuşsa, boşanmada bu katkısını geri isteyebilir.

  • Katkının Belirlenmesi: Katkı, para olabileceği gibi mal veya emek şeklinde de olabilir. Örneğin koca, kadının adına olan bir evin alınması için peşinat vermişse ya da kadın, kocasının üzerine kayıtlı bir tarlanın sulama işlerinde bizzat çalışmışsa, burada diğerinin malına katkı vardır.
  • Güncel Değer Hesabı: Talep edilebilecek miktar, katkının yapıldığı tarihteki tutar değil, boşanma sırasındaki güncel değeri olmalıdır. Çünkü malın değeri zamanla artmış olabilir. Yargıtay, katkının mal değerine oranı hesaplanarak, malın tasfiye tarihindeki (karara en yakın tarih) değerine uygulanmasını önermektedir.
    • Örnek: 2005 yılında 100.000 TL’ye satın alınan ve tapusu koca adına olan bir ev için kadın 30.000 TL katkı sundu. Boşanma zamanı (2015 diyelim) evin değeri 300.000 TL olsun. Kadının katkısının oranı başta %30 idi (30k/100k). Evin yeni değeri 300k olduğuna göre, bunun %30’u 90.000 TL yapar. Kadın yaklaşık bu tutarda bir alacak talep edebilir.
  • Bağışlama Durumu: Eşlerin birbirine yaptığı maddi katkıların bazıları bağış (hibe) olarak değerlendirilebilir. Özellikle, bir eş diğerinin kişisel borcunu öderken verdiği para gibi durumlarda Yargıtay, bunun sonradan istenemeyeceğini, bağış niteliğinde olduğunu söylemiştir. Örneğin karı kocanın kredi kartı borcunu kendi ziynetlerini bozdurarak ödüyorsa, bu katkı bir hediye/bağış olarak kabul edilebilir ve boşanmada geri istenemez. Katkı payı alacağı olabilmesi için, katkının bağış amacı taşımadan, ileride geri alınmak üzere yapıldığının kabulü gerekir.

Manevi ve Maddi Tazminatların Paylaşımı

Eşlerden biri evlilik sürecinde herhangi bir tazminat kazanmış olabilir (örneğin bir trafik kazası nedeniyle tazminat, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat gibi). Bunların mal rejimine dahil olup olmayacağı, tazminatın türüne göre değişir:

  • Manevi Tazminat: Kişiye sıkı sıkıya bağlı olan manevi tazminat alacakları, kanunen o kişinin kişisel malı sayılır. Yani bir eş boşanma öncesi bir davada manevi tazminat kazandıysa, bu para üzerinde diğer eş hak iddia edemez. Manevi tazminat kişinin acı, elem, manevi zarar karşılığı olduğundan bölüşülemez.
  • Maddi Tazminat: Eğer tazminat, bir maddi zararın telafisi için ödenmişse (örneğin iş kazası nedeniyle çalışma gücü kaybı tazminatı, malvarlığına gelen zararların tazminatı gibi), bu durumda edinilmiş mal kapsamında değerlendirilebilir. Özellikle çalışma gücünün kaybı nedeniyle alınan tazminatlar, aile gelirindeki kaybı karşıladığı için ortak kabul edilir. Dolayısıyla boşanmada bu tazminatın yarısı talep edilebilir.
    • Ancak burada tazminatın niteliğine bakmak lazım: Örneğin bir eşin kişisel malı zarar gördü ve bunun için tazminat aldıysa, o tazminat kişisel malın yerine geçen değerdir, paylaşıma girmez. Ama bir eşin geçirdiği kaza sonucu elde ettiği iş göremezlik ödeneği veya tazminatı varsa, bu edinilmiş kazanç yerine geçeceği için ortaktır.

“Boşanmada Mal Paylaşımı” Konusunda Son Öneriler

Boşanmada mal paylaşımı, görüldüğü gibi pek çok ayrıntıya sahip karmaşık bir süreçtir. Evlilik boyunca edinilen mal varlığının nasıl bölüşüleceği hususunda kanun genel çerçeveyi çizmiş olsa da, her evlilikte durum farklı olabilir. Son olarak, genel noktaları maddeler halinde özetleyelim:

Evlilik içinde edinilen mallar kural olarak yarı yarıya paylaşılır. Eşlerin çalışarak, emek vererek kazandığı değerler ortak kabul edilir.

Eşlerin kişisel malları paylaşım dışında kalır. Evlilik öncesi sahip olunanlar, miras kalanlar, bağış yoluyla elde edilenler, manevi tazminatlar gibi değerler kime aitse onda kalır.

Mal paylaşımı davası boşanma kesinleştikten sonra ve 10 yıl içinde açılmalıdır. Aksi halde zamanaşımı dolarak hak kaybı yaşanabilir.

Boşanma davası görülürken malların satılmasını önlemek için tedbir talep edilebilir. Özellikle taşınmazlar için tapuya konulacak aile konutu şerhi ve ihtiyati tedbirler, mal kaçırma girişimlerini engeller.

Anlaşmalı boşanmalarda mal paylaşımı protokol ile serbestçe düzenlenebilir. Taraflar dilerse farklı bir oran belirleyebilir veya tamamen feragat edebilir; ancak feragatın geçerli olması için protokolde açıkça yazılması şarttır.

Zina gibi ağır kusur hallerinde hakim eşit paylaşım kuralını değiştirebilir. Aldatan eşin edinilmiş mallardaki payı mahkemece azaltılabilir veya kaldırılabilir (katkı payı alacakları hariç).

Evlilik sözleşmesi ile farklı bir mal rejimi seçilebilir. Mal ayrılığı rejimi seçilirse herkes kendi kazandığını alır, paylaşım yapılmaz. Böyle bir sözleşme yoksa yasal rejim olan edinilmiş mallara katılma uygulanır.

Her durumda uzman bir aile hukuku avukatından destek almak faydalıdır. Mal rejiminin tasfiyesi, hukuki bilgi ve deneyim gerektirir. Hak kaybına uğramamak, doğru değer tespiti yaptırmak ve süreçte gerekli tedbirleri almak için profesyonel yardım almanız yerinde olacaktır.

Boşanma sürecinde mal paylaşımı konusunu en baştan anlamak, hak ve yükümlülüklerinizi bilmek stresinizi azaltacaktır. Unutmayın ki kanunlarımız, evlilik içinde edinilen emeğin boşa gitmemesi ve emek veren eşin korunması amacıyla bu kuralları öngörmüştür. Boşanmada mal paylaşımı davasını hakkaniyetle yürütmek ve adil bir sonuç almak için gerek yasal haklarınızı zamanında kullanmayı ihmal etmeyin, gerekirse hukuki yollara başvurmaktan çekinmeyin. Herkese bu süreçte kolaylıklar dileriz.