
İcra Takibi Nasıl Açılır? İlamsız İcra Takibi Rehberi
İcra takibi, bir alacaklının borçlu kişiden yasal yollarla alacağını tahsil etmek için başvurduğu resmi süreçtir. Bu süreç genellikle alacaklı ile borçlu arasındaki anlaşmazlığın çözümünde son çaredir ve devletin cebri icra organları aracılığıyla yürütülür. İcra takibi başlatmak için mutlaka bir mahkeme kararı (ilâm) olması gerekmez; alacaklı doğrudan icra dairesine başvurarak da takip açabilir. Mahkeme kararı olmadan başlatılan bu tür icra işlemlerine “ilamsız icra takibi” denir. Bu rehber yazıda icra takibi nasıl açılır sorusunu özellikle ilamsız icra takibi odaklı olarak ele alacağız.
İcra Takibi Nedir?
İcra takibi, borcunu ödemeyen bir borçluya karşı alacaklının devlet kanalıyla başlattığı yasal tahsilat sürecidir. İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenmiş olup, alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğü tarafından yürütülür. Süreç kısaca şu şekilde işler:
- Başvuru: Alacaklı, gerekli bilgi ve belgelerle birlikte yetkili icra dairesine başvurarak icra takibini başlatır. Bu başvuruya takip talebi denir.
- Ödeme Emri: İcra dairesi, takip talebine dayanarak borçluya bir ödeme emri gönderir. Bu belgede borcun miktarı, borcun dayanağı, yasal faiz ve masraflar ile borçlunun ödemesi veya itiraz etmesi için tanınan süre belirtilir.
- Tebligat: Ödeme emri, borçluya tebliğ edilir (genellikle posta yoluyla veya elektronik tebligatla). Tebligatın usulüne uygun yapılması çok önemlidir. Aksi takdirde, borçlu usulsüz tebligat şikâyeti ile takibi geçersiz kılabilir. Bu nedenle tebligat aşamasında hata olmaması için titiz davranılmalıdır.
- Ödeme veya İtiraz: Borçlu, tebligatı aldıktan sonra ödeme emrinde yazılı süre içinde borcu ödeyebilir ya da icra dairesine itiraz ederek takibe durdurabilir. İtiraz süresi ve etkileri aşağıda detaylı ele alınacaktır. Borçlu belirtilen sürede ne ödeme yapar ne de itiraz ederse takip kesinleşir.
- Haciz ve Tahsilat: Takip kesinleştikten sonra alacaklı, icra dairesinden borçlunun mal, hak ve alacaklarına haciz konulmasını talep edebilir. Haczedilen mallar yasal prosedürle satışa çıkarılıp geliri alacaklıya ödenerek borcun tahsiline gidilir.
İcra takibi, ilamlı veya ilamsız olmak üzere iki temel yoldan biriyle yürütülür. İlamlı icra takibinde alacaklı elindeki mahkeme ilâmına (kesinleşmiş mahkeme kararına) dayanarak takip başlatır. İlamsız icra takibinde ise ortada bir mahkeme kararı yoktur; alacaklı, doğrudan kendi beyanıyla icra takibi talep eder. Bu yazının odak noktası ilamsız (mahkeme kararı olmayan) icra takipleridir.
İlamsız İcra Takibi Nedir?
İlamsız icra takibi, bir mahkeme kararı veya ilâm bulunmaksızın, alacaklının icra müdürlüğüne başvurarak borçlu aleyhine icra süreci başlatmasıdır. Basitçe söylemek gerekirse alacaklı, alacağını gösteren resmi bir hüküm olmasa bile “borçlu bana şu kadar borçlu” diyerek icra dairesine gider ve takip açtırır. Bu nedenle ilamsız olarak adlandırılır. İlamsız takipte alacaklı, borcun varlığını belgeleyen bir evrak sunmak zorunda değildir, kendi beyanı yeterlidir.
İlamsız icra takibi özellikle para alacakları ve teminat alacakları için öngörülmüştür. Örneğin, ödenmemiş bir fatura bedeli, sözleşmeden doğan bir ücret alacağı, kira bedeli, ödünç verilen para veya herhangi bir senede bağlanmamış borç parası ilamsız icra takibi yoluyla talep edilebilir. Bu takip türünde alacaklı, hakkını mahkeme davası açmaksızın daha hızlı bir şekilde arayabilir. Ancak borçlunun buna karşı itiraz hakkı vardır ve borçlu 7 gün içinde itiraz ederse takip durur (itiraz süreci ileride açıklanacaktır).
İlamsız icra takibinin avantajı, zaman kaybetmeden doğrudan icra işlemlerine başlanabilmesidir. Özellikle şirketler ve kişiler, uzun bir dava süreci olmadan alacaklarını tahsil imkânı buldukları için ilamsız yolu tercih edebilirler. Öte yandan, mahkeme kararı olmadığı için borçluya “Ödeme Emri” tebliğ edilir edilmez 7 gün içinde itiraz etme imkânı tanınır; borçlu bu yolla borca veya takibin şekline karşı savunmasını yapabilir. Sonuç olarak, ilamsız icra takibi alacaklı açısından hızlı bir başlangıç sağlarken, borçluya da itiraz yolu açık bir süreçtir.
İlamsız icra takibi türleri: İlamsız takip kendi içinde farklı yollara ayrılır:
- Genel haciz yoluyla takip: En yaygın ilamsız takip türüdür. Her türlü parasal alacak için kullanılabilir. Alacaklı, icra dairesine başvurarak borçluya bir ödeme emri gönderilmesini sağlar. Borçlu 7 gün içinde itiraz etmezse veya ödeme yapmazsa takip kesinleşir ve haciz aşamasına geçilir.
- Kambiyo senetlerine özgü takip: Eğer alacak, çek, bono, poliçe gibi kambiyo senedine dayalıysa alacaklı bu özel yolu kullanabilir. Bu durumda ödeme emri de kambiyo senedine özgü hususları içerir. Borçlunun imzaya 5 gün, borca 7 gün itiraz hakkı vardır. İtiraz olmazsa haciz işlemleri başlatılır. Not: Bu yolu kullanmak için alacaklı, senedin aslını icra dosyasına ibraz etmek zorundadır.
- Kiralanan taşınmazın tahliyesi yoluyla takip: Kiracı ödenmemiş kira borcu nedeniyle hem borcun tahsili hem de kiracının tahliyesi için ilamsız takip başlatılabilir. Ödeme emri tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz olmaz ve 30 gün içinde de borç ödenmezse, alacaklı kiracının tahliyesini icra dairesinden talep edebilir.
Yukarıdaki alt türlerden bu rehberde en çok genel haciz yoluyla ilamsız takip üzerinde duracağız, çünkü “İcra takibi nasıl açılır?” sorusu bağlamında en genel ve sık kullanılan yöntem budur.
İlamsız İcra Takibine Başvuru Şartları
İlamsız icra takibi başlatmak için bazı şartlar ve gerekli bilgiler vardır. Alacaklı, icra dairesine başvururken şu unsurları sağlamalıdır:
- Alacaklı Bilgileri: Alacaklının adı, soyadı (veya şirketse unvanı), adresi ve T.C. kimlik numarası veya vergi kimlik numarası icra takibi talebine yazılır. Takibi başlatan kişinin veya şirketin kim olduğu açıkça belirtilmelidir.
- Borçlu Bilgileri: Takibe konu borçlu kişinin (veya şirketin) adı/unvanı, adresi ve kimlik bilgileri doğru şekilde sunulmalıdır. Borçlu adresi kritik önemdedir; ödeme emri bu adrese tebliğ edileceği için güncel ve doğru olmalıdır.
- Alacağın Miktarı: Talep edilen ana para tutarı Türk Lirası cinsinden net olarak belirtilmelidir. Alacak miktarı, varsa faiz hariç anapara alacağı gösterir.
- İşleyen Faiz ve Masraflar: Alacağa faiz işletilecekse, hangi tarihten itibaren ve hangi oranda faiz talep edildiği belirtilir. Örneğin, alacak bir ticari alacak ise avans faiz oranında şu tarihten itibaren faiz istenebilir. İcra harç ve masrafları da takip talebine eklenir.
- Borcun Sebebi: Borcun hangi hukuki ilişkiden veya sebepten doğduğu kısaca açıklanır. Örneğin “01.03.2025 tarihli satış sözleşmesinden doğan ürün bedeli” veya “Ödünç verilen para” gibi. Eğer borç herhangi bir belgeye dayanmıyorsa, alacaklı bu beyanıyla yetinir; dayanak belge varsa (senet, fatura, sözleşme gibi) bunlar da belirtilebilir.
- Takip Yolu: Alacaklı, ilamsız takibin hangi yol ile yapılacağını da seçmelidir (genel haciz, kambiyo senedi veya kira/tahliye takibi gibi). Çoğu durumda eğer ortada kambiyo niteliğinde özel bir belge yoksa genel haciz yolu işaretlenir.
- Yetkili İcra Dairesi: Başvuru yapılacak icra dairesinin yetkili olması gerekir. Genel kural olarak borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi yetkilidir. Sözleşmeden doğan alacaklarda sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili olabilmektedir. Alacaklı genellikle dilediği bir icra dairesine başvurabilir ancak borçlu 7 gün içinde yetki itirazı yaparak yanlış yerde açılan takibi iptal ettirebilir. Bu yüzden mümkün olduğunca borçlunun adresinin bulunduğu yerdeki icra dairesine başvurmak en doğrusudur.
- Alacaklının/Vekilin İmzası: Takip talebi belgesi hazırlanırken alacaklının veya varsa vekilinin (avukatının) imzası gerekir. Avukat aracılığıyla yapılıyorsa ayrıca avukatın düzenlenmiş vekâletnamesi de dosyaya sunulur.
Yukarıdaki bilgiler ve belgeler tamamlandıktan sonra takip talebi hazırlanır. Takip talebi, icra müdürlüğüne sunulan ve yukarıdaki hususları içeren resmi başvuru belgesidir. İcra dairesi bu talebe dayanarak ödeme emri düzenler ve süreci başlatır. Eğer başvuru sırasında gerekli unsurlardan biri eksikse, icra takibi açılamaz veya düzeltme yapmak gerekir. Bu nedenle başvuruyu eksiksiz yapmak önemlidir.
Not: İlamsız takip için önceden bir dava açmaya gerek yoktur ancak takip açılırken harç ve masraf avansı ödemek gerekir. İcra müdürlüğü, alacak miktarına göre alınacak harçları, tebligat posta ücretini ve diğer giderleri hesaplar; alacaklı bu masrafları peşin yatırır. Bu masraflar daha sonra borçluya yükletilir; yani alacaklı bu masrafları da borçluya ödetebilir.
İcra Takibi Nasıl Başlatılır? (e-Devlet ve UYAP Üzerinden Başvuru)
İcra takibi başlatmak için günümüzde iki yöntem bulunmaktadır: Fiziki olarak icra dairesine başvuru yaparak veya elektronik ortamda UYAP üzerinden başvuru yaparak. Her iki yöntemin detaylarını ele alalım:
İcra Dairesine Fiziken Başvuru
En klasik yöntem, alacaklının (veya vekilinin) gerekli belgelerle birlikte yetkili icra müdürlüğüne giderek takip talebinde bulunmasıdır. Adliyelerde bulunan icra müdürlüklerinde genelde bir ön büro bulunur. Başvuru adımları şöyledir:
- Dilekçe ve Evrak: Alacaklı, yukarıda sayılan bilgileri içeren bir takip talebi dilekçesi hazırlar. Pek çok icra dairesinde matbu (basılı) formlar bulunur veya görevli memurlar sözlü beyanınızı alarak elektronik sistemde takip talebini oluştururlar. Alacaklıdan varsa borcun dayanağı belge fotokopileri istenebilir ancak ilamsız takipte bu zorunlu değildir.
- Harç ve Masraf Ödeme: İcra dairesi, alacak miktarına ve yapılacak işlemlere göre hesapladığı harç, posta ücreti, dosya gideri gibi masrafları peşin olarak tahsil eder. Alacaklı, vezneye bu tutarı öder ve makbuzunu alır. Bu tutarlar ileride borçluya ait olacaktır.
- Takip Dosyasının Açılması: Harçlar ödendikten ve takip talebi teslim edildikten sonra icra müdürlüğü başvuruya bir esas numarası verir. Artık bir icra dosyası açılmış olur. İcra müdürü veya yardımcısı, alacaklının talebi doğrultusunda borçluya gönderilecek ödeme emrini hazırlar ve imzalar.
- Ödeme Emrinin Tebliği: İcra dosyası açılır açılmaz, hazırlanan ödeme emri resmi tebligat yoluyla borçluya gönderilir. Bu tebligat PTT aracılığıyla borçlunun adresine iletilir (eğer borçlunun elektronik tebligat adresi kayıtlı ise elektronik olarak da gönderilebilir).
Fiziki başvuruda alacaklının kimliğiyle başvurması yeterlidir. Şirketler için yetkili temsilci (örneğin şirket yetkilisi) imza sirküleri ile başvurabilir. Avukatlar müvekkilleri adına yanlarında vekaletname bulundurarak işlem yaparlar.
e-Devlet ve UYAP Üzerinden İcra Takibi Başlatma
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte icra takipleri artık elektronik ortamda da açılabilmektedir. Adalet Bakanlığı’nın UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) sayesinde avukatlar ve vatandaşlar, icra dairesine gitmeden online başvuru yapabiliyor. e-Devlet üzerinden icra takibi başlatma imkânı, UYAP Vatandaş Portalı entegrasyonu sayesinde sağlanmıştır.
- Vatandaşlar İçin (e-Devlet ile): Bir birey, e-Devlet kapısına giriş yaparak UYAP Vatandaş Portalına erişebilir. E-Devlet kimlik doğrulaması yapıldıktan sonra UYAP portalında “e-Takip Açılış” veya benzeri bir menü aracılığıyla icra takibi başlatılabilir. Sistemde alacaklı ve borçlu bilgileri, alacak miktarı, takip türü gibi alanları doldurup elektronik başvuru formu oluşturulur. Gerekli harç ve masraflar da online olarak kredi kartı ile ödenebilir. Başvuru tamamlandığında UYAP, seçilen icra dairesine elektronik olarak takip talebini iletir ve dosya numarası oluşturulur. Böylece, hiç adliyeye gitmeden icra takibi açmak mümkün hale gelmiştir.
- Avukatlar İçin (UYAP Avukat Portalı): Avukatlar, UYAP Avukat Portalı’na e-imza veya mobil imza ile giriş yaparak Türkiye’nin herhangi bir yerindeki icra dairesine online icra takibi açabilmektedir. Avukat portalında yine takip talebi elektronik olarak düzenlenip UYAP üzerinden gönderilir. Avukat müvekkili adına dosyayı açarken vekaletname belgelerini de sisteme yükler. Bu sistem, avukatlara 7/24 çevrimiçi icra takibi başlatma imkânı tanımaktadır (gece 23:45’e kadar başvuru yapılabilir; günlük sistem bakım saatleri dışında).
Elektronik icra takibi, süreçleri hızlandıran ve kolaylaştıran bir yeniliktir. Ancak elektronik başvuru yaparken de girilen bilgilerin doğru ve eksiksiz olması gerekir. Özellikle borçlu adresi ve T.C. kimlik numarası gibi bilgiler hatalı girilirse, tebligat aşamasında sorun yaşanabilir. E-Devlet üzerinden takip başlatıldığında, ödeme emri yine klasik şekilde borçluya fiziken tebliğ edilir veya Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi üzerinden iletilir.
Hem fiziki hem de elektronik başvuruda, takip talebinin içeriği aynıdır ve aynı hukuki sonuçları doğurur. Sadece elektronik ortamda yapılan başvurularda süreç dijital olarak ilerler; örneğin alacaklı, e-Devlet üzerinden açtığı dosyayı yine e-Devlet’teki “icra dosyası sorgulama” hizmetinden takip edebilir, dosya durumunu ve borçlunun yapacağı ödemeleri görebilir.
İlamsız İcra Takibi İçin Gerekli Belgeler
İlamsız icra takibi için başvuru esnasında genellikle çok kapsamlı belge şartı yoktur, ancak bazı belgeler ve kanıtlar süreci destekleyebilir:
- Kimlik Belgesi: Takibi şahsen başlatıyorsanız nüfus cüzdanı/T.C. kimlik kartı yanınızda olmalıdır. Şirket adına işlem yapılacaksa yetkili kişinin şirketteki unvanını gösterir belge (imza sirküleri, vekaletname vb.) gereklidir.
- Vekaletname: Avukat aracılığıyla takip açılıyorsa, alacaklı ile avukat arasındaki vekaletname icra dosyasına sunulur. Avukat UYAP üzerinden başvuruda vekaletnamesini sisteme yükler veya fiziki başvuruda vekaletnamesinin aslını ibraz eder.
- Alacağa İlişkin Belgeler (Varsa): İlamsız takipte alacaklının elinde bir belge olması şart değildir. Ancak bir senet, sözleşme, fatura, çek, bono gibi belge mevcutsa, alacaklının bunu dosyaya eklemesi isabetli olur. Örneğin bir faturaya dayanan alacak için faturanın kopyası dosyaya konulabilir. Bu, ileride borçlunun itirazı halinde alacaklıya kanıt kolaylığı sağlar. Not: Kambiyo senetlerinde (çek, bono) belgenin aslı icra dairesine verilmeli ve dosyada saklanmalıdır.
- Ödeme Emri Tebliğ Belgesi: Bu belgeyi başta alacaklının temin etmesi gerekmez; icra dairesi ödeme emrini tebliğe çıkarır. Ancak tebligat gerçekleştikten sonra borçluya gönderilen ödeme emrinin bir örneği ve tebliğ alındısı dosyada bulunacaktır.
- Harç ve Masraf Dekontları: Başvuru sırasında ödenen harç, posta gideri vb. için makbuz/dokümanlar dosyaya eklenir. Bu dekontlar ileride borçludan tahsil edilmek üzere kayda alınır.
- Takip Talebi Formu: İcra dairesinin hazırladığı veya alacaklının sunduğu takip talebi dilekçesinin bir nüshası dosyada yer alır. Bu form, takibin özeti niteliğindedir.
Özetle, ilamsız icra takibi başlatmak için elzem olan belge, doğru hazırlanmış bir takip talebi ve kimlik/vekalet bilgileridir. Alacağınızı ispatlayan evraklarınız varsa bunları da eklemek size avantaj sağlar ancak belgesiz alacaklar için de takip yolu açıktır. İcra dairelerinde çoğu evrak hazır formatlarda olduğundan, alacaklıya genelde sadece gerekli bilgileri vermek ve imzalamak kalır. Yine de, belgelerin eksiksiz olmasına dikkat edilmelidir; aksi takdirde icra müdürlüğü takip talebini kabul etmeyebilir veya süreç uzayabilir.
Borçlunun İtiraz Hakkı ve Süresi
Borçlunun en önemli hakkı, icra takibine karşı itiraz etme hakkıdır. İlamsız icra takibinde borçluya gönderilen ödeme emri tebligatında, borca itiraz edebileceği süre ve mercii belirtilir. İcra İflas Kanunu’na göre borçlu, tebligatı aldığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili icra dairesine itiraz edebilir. Bu 7 günlük süre kesin süredir; süre geçirildiğinde itiraz hakkı kaybedilir.
Borçlu, itirazını bir dilekçe ile yapar. Dilekçede borca veya takibe ilişkin itiraz sebeplerini açıkça belirtmelidir. İtiraz, borcun tamamına olabileceği gibi bir kısmına da olabilir (örneğin borcun bir kısmını kabul edip kalanına itiraz edebilir). Ayrıca borçlu, şu konularda itiraz ileri sürebilir:
- Borca İtiraz: Borcun hiç var olmadığı, ödendiği, zamanaşımına uğradığı veya miktarın yanlış olduğu iddialarıdır. Örneğin “bu borcu ben ödedim”, “borç bu kadar yüksek değil” gibi itirazlar borca itiraz kapsamındadır.
- Yetkiye İtiraz: Takibin yetkili olmayan bir icra dairesinde açıldığı savunulabilir. Borçlu, 7 gün içinde “takibin yanlış yerde açıldığı” yönünde itiraz ederse, icra mahkemesi takip yerinin yetkili olup olmadığına bakar. Yetki itirazı haklı bulunursa dosya yetkisizlikle düşer veya doğru icra dairesine gönderilir.
- İmzaya İtiraz: Takip dayanağı bir senetse (özellikle kambiyo senedi ise) borçlu, imzanın kendisine ait olmadığını 5 gün içinde ileri sürebilir. Bu, kambiyo özelinde bir itiraz türüdür.
Borçlu itirazını nereye yapar? İtiraz, ödeme emrini gönderen icra dairesine yapılır. Borçlu dilekçesini o icra müdürlüğüne sunar veya UYAP üzerinden e-imza ile itiraz edebilir. İtiraz, icra dairesine ulaştığı anda takip kendiliğinden durur. İcra müdürlüğü, borçlunun itiraz ettiğini alacaklıya bildirir ve dosya işlemden kalkar (beklemeye girer).
İtiraz süresi: 7 günlük süre tebligatın borçluya teslimiyle başlar. Eğer borçlu yasal 7 gün içinde itiraz etmezse, bu sürenin sonunda icra takibi kesinleşir. Yani borçlu artık borca itiraz edemez ve alacaklı haciz işlemlerine devam edebilir. Bu yüzden borçluların ödeme emri tebliğini alır almaz takvimi iyi takip etmeleri gerekir. 7 gün geçtiğinde artık itiraz yolu kapanır (istisnai olarak, tebligat usulsüz ise borçlu öğrenme tarihine göre şikayet yoluna gidebilir ama bu ayrı bir hukuki yoldur).
Borçlunun itiraz etmesi halinde ne olur? İtiraz dilekçesi verilince:
- İcra müdürlüğü dosyayı durdurur, haciz veya ödeme tahsilatı yapamaz.
- Alacaklıya itiraz bildirimi gider; alacaklı isterse sonraki hukuki adımları atabilir.
- Alacaklının, borçlunun itirazını geçersiz kılmak için mahkemeye başvurması gerekir. Bu kısım aşağıda “İtirazın Etkileri” başlığında ele alınmıştır.
Borçlu, itirazında herhangi bir gerekçe göstermese bile (“borcum yoktur” demesi dahi yeterli olabilir), yasal süre içinde yapıldığı için takip durur. İtiraz dilekçesinde genelde “borca, faize, ferilere ve takibe itiraz ediyorum” gibi tüm yönleri kapsayan ifadeler kullanılır. Eğer borçlu borcun bir kısmına itiraz edip bir kısmını kabul ediyorsa, itiraz dilekçesinde kabul ettiği miktarı açıkça belirtmelidir; aksi takdirde itirazının kapsamı tüm borç olarak kabul edilir.
Özet: Borçlunun itiraz hakkı ilamsız takipteki en önemli savunma mekanizmasıdır. 7 gün içinde itiraz eden borçlu, icra takibini süre kazanmak veya tamamen durdurmak açısından önemli bir adım atmış olur. Bu noktadan sonra iş, alacaklının itirazı bertaraf etme çabasına kalır.
İtirazın Etkileri (Takibin Durması veya Devamı)
Borçlu süresinde itiraz ettiğinde ilamsız icra takibi derhal durur. İcra dairesi artık alacaklı lehine hiçbir cebri işlem yapamaz; haciz koyamaz, para tahsil edemez. Dosya, alacaklı tarafından yeni bir adım atılmadığı sürece beklemede kalır. İtirazın bu durdurucu etkisi, borçluyu korumak içindir; zira borcun varlığı mahkeme kararıyla belirlenmiş olmadığı için, itiraz halinde durum netleşene kadar cebri icra işlemleri frenlenir.
İtirazın ardından alacaklının seçenekleri şunlardır:
- İtirazın Kaldırılması Talebi: Alacaklının elinde resmi veya imzalı bir belge varsa (örneğin noter tasdikli bir senet, borçlunun imzasını taşıyan belge, kira kontratı gibi), alacaklı 6 ay içinde icra mahkemesine başvurarak “itirazın kaldırılması” talep edebilir. İcra mahkemesi, genelde duruşmasız olarak, borçlunun itirazını inceler; alacaklının sunduğu belgeye göre borcun varlığı aşikârsa itirazı kaldırır ve takip devam eder. Bu yol daha hızlı bir yargısal denetim sağlar.
- İtirazın İptali Davası: Alacaklı, borçlunun itirazının haksız olduğunu düşünüyorsa, itiraz tebliğinden itibaren 1 yıl içinde genel mahkemede (genellikle Asliye Hukuk Mahkemesi’nde) itirazın iptali davası açabilir. Bu bir aslî hukuk davasıdır; alacaklı burada alacağın gerçek olduğunu ispat etmeye çalışır. Dava sonunda mahkeme, borcun varlığına karar verirse icra takibi kaldığı yerden devam eder. Ayrıca borçlunun itirazında kötü niyetli olduğu anlaşılırsa mahkeme borçluyu, alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edebilir. Bu tazminat, haksız itiraz edip alacaklıyı uğraştırmanın bir yaptırımıdır.
- Takibin Düşmesi: Alacaklı yukarıdaki yollara başvurmaz veya 6 ay/1 yıllık süreleri geçirirse, ilamsız icra takibi düşer (takip hakkı sona erer). Bu durumda aynı alacak için yeniden icra takibi başlatmak mümkündür, ancak aradaki süreç alacaklı için zaman kaybı olacaktır. Bu nedenle alacaklılar, borçlu itiraz ederse vakit kaybetmeden hukuki yollara başvurmalıdır.
İtiraz nedeniyle duran takip, alacaklının yargı yoluna başvurup itirazı geçersiz kılacak bir karar almasına kadar bekler. Örneğin alacaklı 3 ay sonra itirazın iptali davası açarsa, dava süresince icra dosyası bekler; dava sonunda alacaklı haklı bulunursa icra dosyası kaldığı yerden devam eder (haciz aşamasına geçer). Eğer alacaklı davasını kaybeder veya hiç açmazsa, takip durduğuyle kalır ve işlemden kalkar.
Borçlunun yaptığı itiraz, kesinleşmeyi engeller. Ancak borçlu itirazını sonradan geri alırsa ya da taraflar aralarında anlaşıp alacaklı itirazın kaldırılması için bir çözüm üretirse (örneğin borcun bir kısmı ödenip kalanına devam edilmesi konusunda uzlaşma), takip yeniden aktif hale gelebilir.
Kısmi İtirazın Etkisi: Borçlu borcun belli bir kısmına itiraz etmiş, kalanını kabul etmişse, kabul edilen kısım için takip 7 gün sonunda kesinleşir. Alacaklı, borçlunun kabul ettiği miktar üzerinden haciz işlemlerine başlayabilir. İtiraz sadece tartışmalı kısım için takibi durdurur. Bu durumda dosya hem kesinleşmiş alacak kısmı hem de itirazlı kısım olarak ikiye ayrılır. Alacaklı, itirazlı kısım için yine dava açmak zorundadır.
Özet: İtiraz, ilamsız icra takibinin gidişatını belirleyen kritik bir dönemeçtir. Borçlu açısından takibin durmasını sağlar, alacaklı açısından ise takibe devam edebilmek için mahkeme yoluna gitmeyi gerektirir. İtirazın yapılması, icra dairesinin rolünü durdurup konuyu yargıya taşımak anlamına gelir. Bu aşamada hem alacaklının hem borçlunun süreci dikkatle takip etmesi, gerekliyse profesyonel destek alması önerilir.
Takibin Kesinleşmesi ve Haciz Süreci
Eğer borçluya tebliğ edilen ödeme emrine süresinde itiraz gelmez veya yapılan itiraz sonuçta kaldırılır/iptal edilirse, icra takibi kesinleşmiş olur. Takibin kesinleşmesi demek, artık alacaklının borcu tahsil etmek için cebri icra (zorla icra) işlemlerine devam edebileceği anlamına gelir. Bu aşamadan sonra borçlu açısından itiraz veya ödeme emrine karşı durma imkânı kalmaz (ancak borcunu ödeyerek dosyayı kapatma seçeneği her zaman vardır).
Takip kesinleştikten sonra sıradaki adım haciz safhasıdır. Alacaklı, icra müdürlüğüne başvurarak borçlunun malvarlığına haciz konulmasını talep eder. Haciz sürecinin genel hatları şu şekildedir:
- Mal Beyanı: Öncelikle, ödeme emrine itiraz etmeyen ve borcu da ödemeyen borçludan kanunen mal beyanında bulunması istenir. Borçlu, elindeki mal, para ve gelirleri bildiren bir beyanı icra dosyasına sunmalıdır. Bu beyan, alacaklıya borçlunun hangi malvarlığı unsurlarından tahsilat yapabileceğine dair fikir verir. Borçlu mal beyanı vermezse hakkında disiplin hapsi gibi cezai yaptırımlar uygulanabilir. (Not: Uygulamada birçok borçlu mal beyanı vermese de alacaklılar doğrudan haciz yollarına başvurmaktadır.)
- Haciz Talepleri: Alacaklı, borcun ödenmesini sağlamak için borçlunun çeşitli mal ve haklarını tespit edip haciz koydurabilir. Yaygın haciz uygulamaları şunlardır:
- Banka Hesaplarına Haciz (E-haciz): Borçlunun banka hesapları Merkez Bankası veya ilgili sistemler üzerinden sorgulatılır. Mevcut bakiyelere haciz konularak hesaplar bloke edilir. Haciz konulan miktar icra dosyasına ödenmek üzere tahsil edilir.
- Araç Haczi: Borçlu adına kayıtlı araçlar (otomobil, ticari araç vb.) Ulusal Araç Tescil Sistemi (TRAMER) üzerinden tespit edilip haciz şerhi konur. Polis trafik birimleri aracın hacizli olduğunu görür. Alacaklı isterse aracın yakalanıp bağlanmasını talep edebilir. Hacizli araç, icra dairesince daha sonra açık artırma yoluyla satılabilir.
- Gayrimenkul Haczi: Borçlunun tapu kayıtları sorgulanarak adına ev, arsa, işyeri gibi taşınmazlar olup olmadığı tespit edilir. Tespit edilen gayrimenkuller üzerine icra müdürlüğü haciz koyar. Haciz, tapu kütüğüne şerh edilir. Borç ödenmezse alacaklı bu taşınmazların satışını isteyebilir.
- Maaş ve Gelir Haczi: Borçlu bir işte çalışıyorsa, işverenine maaş haczi yazısı gönderilebilir. Kanunen borçlunun ücretinin belli bir kısmı (genelde 1/4’ü) haczedilebilir. Emekli maaşları ise ancak rıza varsa haczedilir. Borçlu kira geliri, nafaka geliri gibi düzenli gelirlere sahipse bunlara da haciz konulabilir.
- Menkupların Haczi: Borçlunun evinde veya işyerinde haczedilebilecek değerde menkul mallar (örn. değerli elektronikler, ziynet eşyaları, ticari mal stokları vb.) icra memurları tarafından haczedilebilir. Haciz için icra memuru borçlunun adresine gider ve yasal olarak haczi mümkün eşyaları tutanakla tespit edip kaldırabilir. Bu mallar yediemine bırakılır ve satışa çıkabilir.
- Haciz Tutanağı ve Yediemin: Haciz işlemi yapıldığında bir haciz tutanağı düzenlenir. Haczedilen mallar yediemin olarak borçluya veya üçüncü bir şahsa emanet edilebilir. Örneğin haczedilen bir araç, yediemin otoparkına çekilir.
- Satış Aşaması: Haczedilen mallar para yerine geçmez; bunların paraya çevrilmesi gerekir. Alacaklı, hacizden sonra icra dairesine satış talebinde bulunur. İcra dairesi açık artırma usulüyle hacizli malı satışa çıkarır. Satış ilanları yapılır ve belirlenen tarihte ihale yoluyla satış gerçekleştirilir. Elde edilen satış bedeli, icra dosyasına girer. Satış gelirinin paylaştırılması yapılarak öncelikle satış masrafları ve alacaklının alacağı ödenir; artan olursa borçluya iade edilir.
- Alacağın Tahsili ve Dosyanın Kapatılması: Satıştan veya hacizlerden elde edilen parayla alacak tamamen ödendiğinde icra takibi sona erer. Borcun tamamı tahsil olduğunda icra müdürlüğü dosyayı kapatır. Eğer yapılan hacizlerden alacak tamamen tahsil edilemezse, alacaklı kalan kısım için borçlunun başka malvarlığına rastlandıkça haciz koydurmaya devam edebilir. İcra dosyası, alacağın tamamı tahsil edilene veya alacaklı vazgeçene kadar teorik olarak açık kalabilir.
Takibin kesinleşmesi sonrası süreçte borçlu hâlâ borcunu ödeyebilir. Hatta haciz esnasında veya öncesinde borcun tamamını öderse hacizler uygulanmaz veya kaldırılır. Borçlu bu aşamada alacaklı ile anlaşarak taksitlendirme, indirim talebi gibi konuları da müzakere edebilir. Ödenmeyen borçlarda haciz baskısı arttıkça borçlular genellikle ödeme yollarını ararlar.
Pratik bir nokta: İcra takibi kesinleştikten sonra, borçluya ait mal varlığı bulunamazsa dosya açık şekilde uzun süre kalabilir. Alacaklı belli aralıklarla tekrar mal araştırması talep edebilir. Borçlu ibraname almadığı sürece dosya kapanmayacağı için, yıllar sonra bile borçlunun karşısına çıkabilir. Bu nedenle borçlulular için en temizi, imkân varsa borcu ödeyip dosyayı kapatmaktır. Aksi halde faiz ve masraflar birikmeye devam eder.
Dikkat Edilmesi Gereken Hukuki ve Pratik Hususlar
İcra takibi başlatırken ve takip sürecinde, hem alacaklının hem de borçlunun dikkat etmesi gereken birçok hukuki ve pratik nokta vardır. İşte bu süreçte göz önünde bulundurulması gereken önemli hususlardan bazıları:
- Doğru ve Yetkili İcra Dairesine Başvuru: Alacaklı, mümkün olduğunca borçlunun ikametgâhının bulunduğu yer icra dairesine başvurmalıdır. Yanlış bir yerde (yetkisiz icra dairesinde) takip açılırsa, borçlu 7 gün içinde yetki itirazı yaparak işlemi boşa çıkarabilir. Yetki konusunda emin değilseniz bir uzmandan yardım alın.
- Bilgilerin Eksiksiz Olması: Takip talebinde verilen isim, adres, T.C. kimlik no, borç tutarı gibi bilgiler kesinlikle doğru olmalıdır. Özellikle borçlu adresinin güncel ve tam olması tebligatın doğru yapılabilmesi için şarttır. Adres yanlış olursa tebligat yapılamayacak, süreç uzayacaktır. Tebligat, icra takibinin belkemiğidir; usule uygun yapılmazsa takip ilerleyemez.
- Tebligat ve Süre Takibi: Alacaklı, ödeme emri tebliğ edildiği tarihten itibaren borçlunun 7 günlük itiraz süresini takip etmelidir. Borçluysa kendisine tebliğ gelir gelmez yasal sürelerini hesaplamalıdır. Tatil günleri, adli tatil gibi unsurlar süreleri etkileyebilir; bu detaylara dikkat edilmeli, gerekiyorsa icra müdürlüğünden veya hukuki danışmandan net bilgi alınmalıdır.
- Harç ve Masraflar: İcra takibi açarken ödenen harç, posta gideri, keşif ücreti gibi masraflar alacaklı tarafından peşin yatırılır ancak bunlar borçluya yükletileceği için alacaklı tarafından talep edilebilir. Alacaklı, ödediği masrafları borç toplamına ekletmeyi unutmamalıdır. Borçlu da dosyada görünen masrafların yasal olup olmadığını kontrol edebilir; fahiş veya hatalı masraf talebi varsa bunlara itiraz edebilir.
- Zamanaşımı ve Borcun Geçerliliği: Alacaklılar takip başlatmadan önce alacaklarının zamanaşımına uğramış olup olmadığını kontrol etmelidir. Zamanaşımına girmiş bir alacak için takip başlatılırsa borçlu itiraz edip takibi düşürebilir. Borçlular da kendilerine gelen ödeme emrindeki alacağın çok eski bir borç olup olmadığını incelemeli; eğer zamanaşımı söz konusuysa itiraz dilekçesinde bunu belirtmelidir.
- Borçlunun Mal Kaçırma Riskine Karşı Hızlı Davranma: Alacaklı, özellikle yüksek meblağlı alacaklarda, takip kesinleştikten sonra haciz işlemlerini gecikmeden yapmalıdır. Aksi halde borçlu, mallarını üçüncü kişilere devrederek hacizden kurtulmaya çalışabilir. Haciz konulduktan sonra devredilen mallar için hükümsüzlük iddiası öne sürülebilse de (örneğin “hacizden mal kaçırma” iddiası), en iyisi alacaklının hızlı hareket etmesidir.
- Borçlu İçin Mal Beyanı ve Ceza Riski: Borçlu, ödeme emrine itiraz etmedi ve borcu da ödemezse 10 gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır. Mal beyanı, borçlunun elindeki malvarlığını icra dairesine bildirmesidir. Bunu yapmayan borçlu, alacaklının şikayetiyle disiplin hapsi (3 aya kadar tazyik hapsi) riskiyle karşılaşır. Bu nedenle borçlular, ödeme yapamasalar bile yasal yükümlülüklere (mal beyanı gibi) uymalıdır.
- Tarafların Uzlaşma İmkânı: İcra takibi sırasında taraflar her zaman uzlaşabilir. Borçlu, alacaklıyla görüşüp borcun bir kısmını ödeyerek kalanına taksit isteyebilir veya faizde indirim talep edebilir. Anlaşma sağlanırsa bu durum mutlaka yazılı hale getirilmeli (örneğin icra dosyasına ödeme taahhüdü dilekçesi verilmeli) ve her iki taraf da kayıt tutmalıdır. Aksi halde ileride anlaşmazlık çıkabilir. Unutulmamalıdır ki, alacaklının rızası olmadan resmi icra dosyası kapanmaz.
- Dosyanızı e-Devlet’ten Takip Edin: Bir icra dosyası tarafı iseniz (alacaklı ya da borçlu), e-Devlet kapısındaki “İcra Dosyası Sorgulama” hizmetini kullanarak dosyanızın durumunu takip edin. Tebligatın yapılıp yapılmadığı, borçlunun itiraz edip etmediği, ödemelerin girip girmediği gibi pek çok bilgiyi buradan görebilirsiniz. Ayrıca UYAP SMS sistemi ile dosyada yapılan işlemler size SMS ile de bildirilebilir. Bu sayede sürpriz gelişmelerden (örneğin hakkınızda konan bir hacizden) anında haberdar olabilirsiniz.
- Profesyonel Yardım Almaktan Çekinmeyin: İcra ve iflas hukuku teknik bir alandır. Özellikle yüksek meblağlı veya karmaşık işlerde, süreçte yapılacak bir hata hak kaybına yol açabilir. Bu nedenle gerek alacaklılar gerekse borçlular ihtiyaç duyduklarında bir icra hukuku avukatından destek almalıdır. Aşağıda, avukatla çalışmanın avantajlarına ayrıca değinilmiştir.
Avukatla Çalışmanın Avantajları
Bir icra takibini başlatmak ve sonuçlandırmak, hukuki bilgi ve dikkat gerektirir. Avukatla çalışmak, hem alacaklı hem de borçlu için süreçte büyük avantajlar sağlar:
- Doğru Yönlendirme ve İşlem Güvencesi: İcra hukuku alanında deneyimli bir avukat, sürecin başından sonuna kadar müvekkilini doğru yönlendirecektir. Alacaklı için doğru icra dairesinde, uygun takip yoluyla ve eksiksiz içerikle başvuru yapmayı sağlar. Borçlu için ise haklarını (itiraz, şikayet vs.) zamanında ve etkin şekilde kullanmasına yardımcı olur. Böylece usul hataları yüzünden hak kaybı yaşanmaz.
- Tebligat ve Usul İşlemlerinde Hata Payını Azaltır: Tebligatların usulüne uygun yapılması, sürelerin takibi gibi konular avukatların titizlikle yönettiği işlemlerdir. Örneğin, avukatınız varsa ödeme emri tebligatı çıkar çıkmaz takvimi not edecek, borçlu itiraz etti mi etmedi mi takip edecektir. Alacaklı avukatları, sıkça karşılaşılan usulsüz tebligat sorunlarını önlemek için doğru adres tespiti, elektronik tebligat kullanımı gibi konularda destek olur.
- UYAP ve Dijital İşlemlerin Kullanımı: Günümüzde icra dosyalarında birçok işlem UYAP üzerinden yapılmaktadır. Avukatlar UYAP sistemine hakimdir; elektronik icra takibi açma, e-tebligat, e-haciz talepleri gönderme gibi konularda hızlı aksiyon alabilirler. Bireysel olarak yapamayacağınız ya da zorlanacağınız teknik işlemleri (örneğin bankalara haciz müzekkeresi gönderilmesi, tapu kayıtlarının online haczi gibi) avukat kolaylıkla halleder.
- İtiraz ve Dava Süreçlerinde Temsil: Borçlu itiraz ettiğinde alacaklının davasını (itirazın iptali davasını) açmak veya borçlu tarafındaysanız yapılan takibe itiraz etmek, duruma göre bunu mahkemede savunmak gerekir. Avukatlar bu dilekçeleri hukuki gerekçelere dayandırarak hazırlar ve müvekkillerini mahkemede temsil eder. Özellikle itirazın iptali davası, icra hukukuna özgü tazminat talepleri (icra inkâr tazminatı gibi) barındırabilir; uzman bir avukat bu süreçte haklarınızı korur.
- Haciz Aşamasında Etkinlik: Alacaklı avukatları, borçlunun mal varlığını tespit etme ve haczi uygulatma konusunda tecrübelidir. Örneğin avukat, hangi sırayla haciz işlemlerinin etkili olacağını öngörebilir (önce banka, sonra araç gibi) ve ilgili talepleri hızla icra dairesine sunar. Borçlu avukatları ise haksız veya usulsüz haciz işlemlerine karşı gerekli itiraz ve şikâyetleri yaparak borçlunun menfaatlerini savunur.
- Pratik Çözüm Önerileri: Avukat, icra sürecinin yıpratıcı yönlerini azaltmak için alternatif çözümler de önerebilir. Örneğin borçlu ile alacaklıyı uzlaştırarak bir ödeme planı yapılmasına katkı sağlayabilir. Ya da borçlu için, hakkında haciz varken nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunda (hangi malların haczedilemeyeceği, haczin kalkması için neler yapabileceği gibi) danışmanlık verebilir.
- Zaman ve Emek Tasarrufu: İcra dairelerinde işlemler ve bürokrasiyle uğraşmak bireyler için zorlayıcı olabilir. Avukat tutmak, müvekkilin sürekli adliye işlerine koşturmasını önler. Özellikle şirketler, alacaklarının takibini avukatlara devrederek kendi asıl işlerine odaklanır. Borçlular da avukat aracılığıyla muhatap olarak süreç yükünü biraz olsun hafifletebilirler.
Unutulmamalıdır ki avukatla çalışmak, her iki taraf için de hukuki güvence demektir. İcra sürecindeki hak ve yükümlülüklerinize dair bir uzman gözün sürece nezaret etmesi, olası hataları en aza indirir. Duruşma gerektirmeyen icra takiplerinde dahi, bir avukatın hazırlayacağı dilekçeler ve yapacağı stratejik hamleler sonuca doğrudan etki edebilir.
Sonuç ve Profesyonel Destek İmkanı
Sonuç olarak, “İcra takibi nasıl açılır?” sorusunun yanıtı adım adım prosedürle yukarıda açıklanmıştır. İlamsız icra takibi, alacaklılar için hızlı ve etkili bir yol olmakla birlikte, hukuki usullere uygun yürütülmesi gereken bir süreçtir. Borçlular açısından da itiraz ve savunma haklarının zamanında kullanılması önem taşır. İcra takibinin başlatılmasından, ödeme emri tebligatına; itiraz sürecinden, haciz ve satış aşamalarına kadar her adım yasal çerçevede gerçekleşir. Bu süreçte yapılacak küçük bir hata bile hak kaybına yol açabileceğinden dikkatli olunmalıdır.
Her ne kadar yukarıdaki bilgiler bireyler ve şirketler için yol gösterici nitelikte olsa da karmaşık veya ciddi meblağlı işlerde uzman desteği almak en doğrusudur. İcra takibi konusunda yanlış adımlar atmamak, süreci hızlandırmak ve haklarınızı tam olarak korumak için profesyonel bir yaklaşım gereklidir. Bu bağlamda, Dural Avukatlık Ortaklığı olarak icra ve iflas hukuku alanındaki deneyimli ekibimizle yanınızdayız.