Kalp Krizi İş Kazası Sayılır Mı?

Kalp Krizi İş Kazası Sayılır Mı?

Kalp Krizi İş Kazası Sayılır Mı?

Kalp Krizi İş Kazası Sayılır Mı?

Soru 1: İş kazası nedir?


Cevap: İş kazası, bir işçinin çalışmasıyla bağlantılı olarak geçirdiği ve bedensel veya ruhsal zarara yol açan olaylara denir. Sosyal Güvenlik Kanunu (5510 sayılı) iş kazasını belirli durumlarla tanımlamıştır. Örneğin, bir işçi işyerinde bulunduğu sırada yaralanırsa bu bir iş kazasıdır. Aynı şekilde, işverenin işi nedeniyle başka bir yere gönderilmiş bir çalışan, asıl işini yapmadığı sırada kaza geçirirse yine iş kazası sayılır. Kanun ayrıca emziren kadın sigortalının süt izni sırasında veya işverenin sağladığı bir araçla işe gidip gelirken yaşanan kazaları da iş kazası kapsamında sayar. Bu durumların ortak noktası, kazaya uğrayan kişinin sosyal güvenlik kapsamında sigortalı olması ve olayın kanunda sayılan iş ile ilgili hallerde meydana gelmesidir. Yani bir olayın iş kazası sayılması için işçi sigortalı olmalı ve olay yukarıda sayılan iş bağlantılı durumlardan birinde gerçekleşmelidir.

Soru 2: Kalp krizi geçirmek iş kazası sayılır mı?


Cevap: Evet, bazı koşullarda sayılır. Özellikle işyerinde çalışırken kalp krizi geçirilmesi durumunda kanunen iş kazası sayılmaktadır. İlk bakışta kalp krizi bir “kaza” gibi görünmeyebilir çünkü genellikle dışarıdan bir darbe veya olay yoktur, kişinin kendi sağlık sorunudur. Nitekim geçmişte mahkemeler, dış bir etken olmadığında kalp krizini iş kazası saymama eğilimindeydi. Örneğin, bir işçi işyerinde aniden kalp krizi geçirip vefat ettiğinde, ilk derece mahkemesi “dış etki yok” diyerek bunun iş kazası olmadığını düşündü. Ancak Yargıtay bu görüşe katılmıyor. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 2013 tarihli kararında, işyerinde çalışırken kalp krizi geçirip ölen bir işçinin olayı açıkça iş kazası olarak kabul edilmelidir denilmiştir. Yargıtay’a göre yasa, böyle durumlarda ekstra bir şart aramıyor; sigortalı işçi işyerindeyken zarar görmüşse olay iş kazasıdır.

Kanunun aradığı “dışarıdan bir etki” şartı yoktur. Önemli olan, olayın yukarıda belirtilen iş kazası hallerinden birinde meydana gelmesidir. Dolayısıyla bir işçi çalışırken fenalaşıp kalp krizi geçirdiğinde ve bu olay onun ölümüne veya yaralanmasına yol açtıysa, bu durum iş kazası sayılır. Hatta Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, işyerinde kalp krizi geçiren işçinin durumunun kanundaki “sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelme” şartına uyduğunu, kanunda olmayan bir kısıtlama getirilemeyeceğini vurgulamıştır.

Soru 3: Hangi durumlarda kalp krizi iş kazası sayılır, hangi durumlarda sayılmaz?


Cevap: Kalp krizinin iş kazası sayılabilmesi için işle bağlantılı bir durumda gerçekleşmiş olması gerekir. En sık karşılaşılan örnek, işçinin işyerinde çalışırken kalp krizi geçirmesidir – bu durumda iş kazası sayılır. Ayrıca işçi, işveren tarafından görevlendirilip dışarıya gönderildiği bir zamanda (örneğin başka bir şehre iş için gittiğinde) kalp krizi geçirirse, bu da iş kazası sayılabilir. Özetle kalp krizi, iş yerinde veya işin yürütümüyle ilgili bir faaliyet esnasında meydana gelirse iş kazası kapsamında değerlendirilir.

Buna karşılık, eğer kalp krizi işle ilgisi olmayan bir zamanda veya mekânda meydana gelirse iş kazası sayılmaz. Örneğin, işçi evinde dinlenirken kalp krizi geçirirse bu olay iş kazası değildir çünkü iş kazası tanımındaki koşullar oluşmamıştır. Benzer şekilde, işine kendi aracıyla giderken yolda kalp krizi geçiren birisi için (işverenin sağladığı bir ulaşım aracı değilse) bu durum iş kazası kapsamında değerlendirilmez. Önemli ayrım, olayın kanunun saydığı hallerde (işyeri, görevli gönderilme, işveren servisi vb.) olup olmadığıdır. Kalp krizi işyeri dışında, iş zamanı dışında ve işten bağımsız bir anda olmuşsa sosyal güvenlik mevzuatı açısından iş kazası olarak kabul edilmez.

Soru 4: Yargıtay’ın bu konudaki kararlarının etkisi nedir?


Cevap: Yargıtay kararları, kalp krizi vakalarının iş kazası sayılması konusunda belirleyici bir rol oynamıştır. Daha önce Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) bir dönem, işyerinde gerçekleşen kalp krizlerini dış etki olmadığı gerekçesiyle iş kazası saymıyordu. 2011 tarihli bir genelgesinde SGK, “işyerinde geçirilip dış etken olmadan gerçekleşen kalp krizi sonucunda ölümün iş kazası sayılmayacağını” açıkça belirtmişti. Ancak bu durum, pek çok davada yargı tarafından tersine çevrildi. Yargıtay, hem daire kararlarında hem de Hukuk Genel Kurulu kararlarında, işyerinde meydana gelen kalp krizlerinin iş kazası sayılması gerektiğini hükme bağladı. Özellikle 2004 tarihli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, kanunda olmayan bir kısıtlamanın yorumla getirilmesinin yanlış olduğu vurgulandı ve işyerindeki kalp krizinin iş kazası olarak değerlendirilmesi gerektiği söylendi.

Yargıtay’ın bu içtihatları sonucunda SGK da görüş değiştirdi. SGK, 09.09.2014 tarihli bir yönetim kurulu kararı (olur) alarak önceki uygulamasını terk etti. Ardından 2016 yılında çıkardığı genelgeyle (2016/21 sayılı Genelge) durumu netleştirdi. 29 Eylül 2016 tarihli SGK Genelgesi’ne göre, “sigortalının işyerinde kalp krizi geçirmesi veya başka bir hastalık nedeniyle ölmesi ya da sakat kalması iş kazası olarak kabul edilecektir” şeklinde talimat verildi. Böylece 2016’dan itibaren, işyerinde gerçekleşen kalp krizi, beyin kanaması, felç gibi ani rahatsızlıklar da SGK tarafından iş kazası kapsamında değerlendirilmeye başlandı. Artık SGK ile Yargıtay arasında bu konuda bir görüş birliği sağlanmıştır. Yani günümüzde, bir işçi işyerinde kalp krizi geçirirse hem SGK hem yargı bunu iş kazası olarak görmektedir.

Soru 5: Kalp krizinin iş kazası sayılması işçiye veya ailesine ne gibi haklar sağlar?


Cevap: Bir olayın iş kazası olarak tanınması, işçi ve ailesi açısından sosyal güvenlik haklarını devreye sokar. Öncelikle, SGK tüm tedavi masraflarını karşılar. İş kazası geçiren sigortalı, çalışamadığı süre boyunca geçici iş göremezlik ödeneği alır, yani SGK tarafından istirahatli kaldığı günler için günlük ücretinin bir kısmı ödenir. Eğer kalp krizi sonucunda işçi sürekli bir engellilik yaşarsa, SGK kendisine sürekli iş göremezlik geliri (maluliyet aylığı) bağlar. Kalp krizi işçinin ölümüyle sonuçlanmışsa, geride kalan hak sahiplerine (eş, çocuklar gibi) ölüm geliri adı altında aylık maaş bağlanır. Ayrıca cenaze masrafları için cenaze ödeneği verilir. Bu haklardan yararlanmak için iş kazasının SGK tarafından tespit edilip onaylanması gerekir. İş kazası sayıldığında sigortalının prim gün sayısı şartı aranmaksızın bu yardımlar sağlanır. Özetle, kalp krizinin iş kazası kabul edilmesi, işçinin ya da ailesinin SGK’dan maddi güvence alabilmesi anlamına gelir.

Soru 6: İşveren, işyerinde meydana gelen kalp krizi vakasını bildirmek zorunda mıdır?


Cevap: Evet. Kanuna göre işveren, gerçekleşen iş kazalarını (bu kalp krizi bile olsa) ilgili mercilere bildirmek zorundadır. İşveren, iş kazasını öğrendiği andan itibaren derhal kolluk kuvvetlerine ve en geç kazadan sonraki 3 iş günü içinde de Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirim yapmalıdır. Yani bir işçi işyerinde kalp krizi geçirdiğinde, işveren bunu 3 iş günü içinde SGK’ya iş kazası olarak bildirmelidir. Aksi halde, işveren hem idari para cezası ile karşılaşır hem de SGK, bildirim geciktiği için işçiye ödediği bazı geçici iş göremezlik ödeneklerini işverenden tahsil edebilir. 2023 yılı itibariyle bu bildirim yapılmazsa uygulanacak idari para cezası 15 bin TL’nin üzerinde olup, işyerinin tehlike sınıfına ve çalışan sayısına göre daha da artabilmektedir. Sonuç olarak, işverenin yasal yükümlülüğü, işyerindeki kalp krizi olayını da diğer iş kazaları gibi süresinde bildirmektir. Bu hem yasal bir zorunluluktur hem de işçinin hak kaybına uğramaması için gereklidir.

Soru 7: Kalp krizi iş kazası sayılırsa işveren tazminat ödemek zorunda kalır mı?


Cevap: İş kazası sayılması, otomatik olarak işverenin tazminat ödeyeceği anlamına gelmez. Sosyal güvenlik sistemi devreye girip yukarıda belirtilen ödemeleri yapsa da, işçinin veya ailesinin işverenden ayrıca maddi-manevi tazminat talep etmesi ayrı bir konudur. İşverenin hukuki sorumluluğu, ancak kendi kusuru varsa gündeme gelir. Yani işçinin kalp krizi geçirmesinde veya sonuçlarında işverenin bir ihmali veya kusuru bulunuyorsa, o zaman tazminat sorumluluğu doğabilir. Örneğin, işveren işçiyi aşırı uzun saatler ve yoğun tempoda çalışmaya zorlamış ve bu stres kalp krizini tetiklemişse veya işyerinde acil müdahale için hiçbir önlem almamışsa (ilk yardım ekipmanı/personeli yoksa) bu ihmaller tartışılabilir. Bu gibi durumlar mahkeme tarafından incelenir. Eğer işverenin iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almada kusurlu olduğu kanıtlanırsa, işçi veya yakınları işverene karşı maddi ve manevi tazminat davası açıp kazanabilir. Ancak işverenin bir kusuru yoksa – örneğin işçi tamamen kendi sağlık sorunundan dolayı ani bir kalp krizi geçirmişse ve işverenin bunu önleme imkânı yoksa – sırf olay işyerinde oldu diye işveren tazminat ödemek zorunda değildir. Özetle, iş kazası olması SGK yardımlarını garantiler, ama işverenden tazminat alabilmek için kusurunun ispatlanması gerekir.

Sonuç: Kalp krizi her ne kadar doğal bir sağlık olayı gibi görünse de, işyerinde gerçekleştiğinde iş kazası olarak değerlendirilmektedir. Bu sayede çalışanlar ve aileleri sosyal güvenlik haklarından yararlanabilmekte, olayın işle bağlantısı resmen kabul edilmektedir. Eğer siz veya bir yakınınız işyerinde böyle bir durum yaşadıysanız, haklarınızın korunması için bunun SGK’ya iş kazası olarak bildirilmesini sağlamak önemlidir. Sonrasında SGK’nın sağladığı yardımlardan faydalanabilir, şartlar uygunsa işverenin sorumluluğunu da ayrıca hukuki yollardan araştırabilirsiniz. Unutmayın, iş kazası kavramı işçiyi korumak için vardır ve kalp krizi gibi beklenmedik durumlar da bu kapsamda değerlendirilebilir.