Miras Taksim Sözleşmesi Nedir?

Miras Taksim Sözleşmesi Nedir?

Miras Taksim Sözleşmesi Nedir?

Miras Taksim Sözleşmesi Nedir?

Miras taksim sözleşmesi, miras bırakanın (ölen kişinin) malvarlığının bütün mirasçılar arasında nasıl paylaşılacağını belirleyen, mirasçılar arasında yapılan özel bir anlaşmadır. Bu sözleşme sayesinde mirasçılar, mahkemeye gitmeden, kendi aralarında uzlaşarak mirası paylaştırabilirler. Türk Medeni Kanunu’nun 676. maddesi uyarınca, mirasçılar mirasın paylaşımı konusunda aralarında böyle bir sözleşme yapma hakkına sahiptir. Bu sözleşme, tüm mirasçıların katılımıyla ve belirli şekil şartlarına uyularak yapıldığında tarafları bağlayıcı hale gelir.

Kısaca miras taksim sözleşmesi, mirasçıların oybirliğiyle yaptıkları ve mirasın kimde hangi malın kalacağını düzenleyen bir miras paylaşma anlaşmasıdır. Peki bu sözleşmenin geçerli olabilmesi için hangi şartlar gereklidir ve sonuçları nelerdir?

Miras Taksim Sözleşmesinin Geçerlilik Şartları

Miras taksim sözleşmesinin hukuken geçerli olabilmesi için bazı şartlara uyulması gerekir. Bu şartlar şunlardır:

  • Tüm mirasçıların katılımı: Sözleşmenin bütün mirasçılar tarafından imzalanması zorunludur. Mirasçılardan biri bile bu anlaşmaya katılmazsa, yapılan miras taksim sözleşmesi geçersiz sayılır. Yargıtay kararları da, tüm mirasçıların veya yasal temsilcilerinin bir araya gelerek paylaşmaya onay vermesi gerektiğini, aksi halde geçerli bir taksimden söz edilemeyeceğini vurgulamıştır. Bu, mirasın barışçıl şekilde bölüşülebilmesi için tüm hak sahiplerinin mutabakatının şart olduğunu gösterir.
  • Yazılı şekilde yapılma: Kanun, miras taksim sözleşmesinin yazılı olarak yapılmasını emretmektedir (TMK m.676). Bu şekil şartı, bir ispat koşulu değil geçerlilik koşuludur. Yani sözleşme yazılı olmadıkça hukuken geçerli kabul edilmez. Basit bir yazılı belge yeterlidir; noterde yapılması şart değildir. Tarafların adları, paylaşımın nasıl yapıldığı ve herkesin imzasının yer aldığı adi yazılı bir sözleşme, kanunun aradığı şekli karşılar. Şekil şartına uyulmadan (örneğin sözlü olarak) yapılan anlaşmalar, baştan hukuken hükümsüz olacaktır.
  • Mirasın açılmış olması: Miras taksim sözleşmesi, miras bırakanın vefatından sonra yapılabilir. Miras bırakan hayattayken mirasçılar arasında mirası paylaştırmak için bu ad altında bir sözleşme yapılamaz. (Miras bırakan sağken yapılan sözleşmeler farklı hukuki nitelikte olup “miras sözleşmesi” veya “miras payının devri” gibi işlemlerdir) Dolayısıyla, miras taksim sözleşmesi yapabilmek için mirasın açılmış olması, yani kişinin ölmüş ve mirasçılarının belirlenmiş olması gerekir.
  • Terekeye dahil malvarlığı üzerinde yapılma: Paylaşma sözleşmesinin konusunu oluşturan malvarlığı değerlerinin mirasbırakana ait, terekeye dahil mal olması gerekir. Yani mirasçıların paylaştıkları mal ya da hak, mutlaka ölen kişiden kalan bir değer olmalıdır. Mirasbırakana ait olmayan bir mal üzerinde miras taksim sözleşmesi yapılamaz; yapılmışsa hukuki sonuç doğurmaz.
  • Paylaşılmamış miras malları için yapılma: Miras taksim sözleşmesi, sadece henüz paylaşılmamış, miras ortaklığına dahil mallar için söz konusudur. Miras bırakanın vefatından sonra bazı miras malları zaten mirasçılar arasında anlaşmayla paylaştırılıp tapuda tescil edildiyse veya paylı mülkiyete geçirildiyse, bu mallar için sonradan bir miras taksim sözleşmesi yapılmasının bir etkisi olmaz. Örneğin, mirasçılar mirastaki bir evi daha önce aralarında anlaşıp A mirasçısına devrettiler ve tapuda A adına tescil yapıldıysa, artık o ev için tekrar miras taksim sözleşmesi düzenlemek sonuç doğurmaz. Miras taksim sözleşmesi, ancak sözleşme yapıldığı anda ortak (elbirliği) mülkiyete tabi olan mallar hakkında geçerlidir.

Yukarıdaki şartlara uygun biçimde, miras bırakanın tüm mirasçıları bir araya gelerek mirasın nasıl bölüşüleceğini yazılı bir sözleşmeyle kararlaştırdığında, geçerli bir miras taksim sözleşmesi kurulmuş olur.

Miras Taksim Sözleşmesinin Sonuçları ve Etkileri

Geçerli şekilde yapılan bir miras taksim sözleşmesi, mirasçılar üzerinde çeşitli hukuki etkiler doğurur:

  • Miras ortaklığının sona ermesi: Miras taksim sözleşmesi ile mirasçıların elbirliği mülkiyeti (birlikte mülkiyet) sona erer. Anlaşmada kararlaştırıldığı şekilde mirastaki mal ve haklar mirasçılar arasında bölüştürülür. Böylece mirasın paylaşımı tamamlanır ve her mirasçı kendine düşen malın sahibi olur. Paylaşılan mallar, miras ortaklığından çıkar ve mirasçıların kişisel malvarlığına geçer (örneğin tapuda kendi adlarına tescil ettirirler).
  • Ortaklığın giderilmesi davası açılamaması: Miras taksim sözleşmesi yapıldıktan ve miras bu şekilde paylaştırıldıktan sonra, mirasçılar arasında artık ortaklığın giderilmesi davası (izale-i şuyu davası) açılamaz. Çünkü ortada paylaştırılmamış, ortak durumda kalan bir mal kalmamıştır; mirasçıların elbirliği mülkiyeti sona ermiştir. Yargıtay da, tüm mirasçıların katıldığı bir paylaşma (taksim) sözleşmesi yapılmışsa bunun mirasçılar açısından bağlayıcı olduğunu ve artık ortaklığın giderilmesinin istenemeyeceğini belirtmektedir. Kısacası, geçerli bir taksim sözleşmesi varsa bu sözleşmeye aykırı şekilde tekrar mirasın paylaşımı konusunda dava yoluna gidilemez.
  • Mirasçıları bağlayıcılık: Sözleşme, imzalayan tüm mirasçıları bağlar. Her mirasçı, anlaşmada kendine düşen payı veya malı almayı ve diğer mirasçıların paylarına karışmamayı kabul etmiş olur. Sözleşmeden sonra hiç kimse “ben bu paylaşımı tanımıyorum” diyerek kendi keyfine göre miras üzerinde hak iddia edemez. Anlaşmaya uymamak, sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğinden hukuken mümkün değildir.
  • Tapuda tescil ve işlemler: Miras taksim sözleşmesi yapıldığında, özellikle taşınmaz malların mirasçılar arasında paylaştırılması söz konusu ise, bu paylaşmanın tapu siciline de yansıtılması gerekir. Sözleşme adi yazılı şekilde yapıldığı için tek başına tapudaki kayıtları otomatik değiştirmez. Mirasçılar, anlaşmada kararlaştırılan şekilde tapu müdürlüğünde gerekli tescil işlemlerini yapmalıdır. Örneğin anlaşmada “A mirasçısı eve sahip olacak, B mirasçısı arsaya sahip olacak” denmişse, tapuda ev A’ya, arsa B’ye devredilmelidir. Bu resmi işlemler tamamlandığında paylaşma fiilen de uygulanmış olur.

Geçersizlik ve İptal Durumları

Miras taksim sözleşmesinin geçerli olabilmesi için gereken şartlara uyulmadığında veya bazı özel durumlarda, sözleşme geçersiz hale gelebilir. Şu durumlar miras taksim sözleşmesini sakatlar veya hükümsüz kılabilir:

  • Şekil eksikliği (yazılı olmama): Kanunun emrettiği yazılı şekle uyulmadan yapılan (örneğin sözlü yapılan) miras paylaşma anlaşmaları geçerli değildir. Mahkeme, şekil şartına uyulmadığını tespit ederse re’sen (kendiliğinden) bu sözleşmenin geçersiz olduğuna hükmeder. Şekle uyulmaması, sözleşmeyi baştan hükümsüz kılar.
  • Tüm mirasçıların imzalamaması: Yukarıda belirtildiği gibi mirasçılardan herhangi biri sözleşmeye katılmaz veya sonradan ortaya çıkan bir mirasçı sözleşmeye dahil olmazsa, yapılan anlaşma yok hükmünde kabul edilir. Bütün mirasçıların birlikte yapmadığı paylaşma, resmi bir bölüşme olarak görülmez.
  • Mirasçılar arası anlaşmadan dönme: Uygulamada bazen mirasçılar yazılı bir taksim sözleşmesi yaptıktan sonra fikir değiştirip bu anlaşmaya uymama kararı alabilirler. Örneğin, tüm mirasçılar bir sözleşme imzalayıp aralarında paylaştıkları halde, daha sonra tapu işlemlerini bu sözleşmeye uygun yapmayıp, mirası yine eski hale (elbirliğiyle ortak) döndürecek şekilde birlikte hareket edebilirler. Bu durumda, tarafların fiilen sözleşmeden döndüğü ve sözleşmenin bozulduğu kabul edilir. Yargı kararları, miras taksim sözleşmesi yapıldıktan sonra mirasçıların tapuda yine hep birlikte elbirliği halinde tescil yaptırmalarını, anlaşmadan rücu (cayma) olarak değerlendirmektedir. Yani mirasçılar anlaşmayı uygulamaktan vazgeçerse, kağıt üzerindeki sözleşme geçerliliğini yitirir.
  • Paylı mülkiyetteki malları bölüşme girişimi: Miras taksim sözleşmesi, ancak ortak (elbirliği) halindeki miras malları için yapılabilir. Eğer mirasçılar arasında daha önce miras malları paylı mülkiyete dönüştürülmüş ya da belirli mirasçılar adına tescil edilmiş ise, bu mallar üzerinde sonradan yapılan basit bir paylaşma sözleşmesi hüküm doğurmaz. Özellikle bir taşınmaz zaten mirasçılar adına paylı mülkiyet olarak kayıtlıysa, miras taksim sözleşmesiyle o taşınmazın paylarının yeniden dağıtılması resmi şekil (noter ve tapu devri) olmadıkça mümkün değildir. Kanun gereği taşınmazlardaki pay devri resmi senetle tapuda yapılmalıdır (TMK m.706). Dolayısıyla paylı mülkiyetteki bir taşınmazı miras taksim sözleşmesiyle, tapuda işlem yapmadan “haricen” taksim etmek geçersiz sayılır. Ancak aşağıda belirtildiği gibi bu geçersizliğe rağmen fiilen herkes payını almışsa, durum farklı değerlendirilebilir.
  • Tamamen ifa edilmiş (uygulanmış) sözleşmeler: Önemli bir ayrıntı olarak, şekil şartına aykırı veya resmi şekilde yapılmamış bir miras taksim sözleşmesi kağıt üzerinde geçersiz olsa bile, eğer taraflar bu sözleşmeye dayanarak tüm edimlerini yerine getirmişlerse (yani paylaşımı fiilen gerçekleştirmişlerse), artık sonradan “bu sözleşme geçersizdi” iddiasıyla hakkın kötüye kullanılması mümkün değildir. Buna hukuken dürüstlük kuralı gereği izin verilmez. Örneğin, mirasçılar arasında adi yazılı bir anlaşmayla taşınmazların paylaşımı yapıldı ve herkes kendi payına düşen taşınmazı teslim aldıysa, yıllar sonra bir mirasçı çıkıp “bizim anlaşma resmi değildi, ben tekrar hak talep ediyorum” diyemez. Yargıtay, tarafların usule aykırı da olsa uzlaşıp paylaşımlarını tamamladığı hallerde, sonradan anlaşmanın geçersizliğini ileri sürmeyi hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirmektedir. Bu durumda fiilen uygulanmış sözleşme sonuç doğurmaya devam eder.

Yukarıdaki durumlar, bir miras taksim sözleşmesinin hangi hallerde geçerli olmayabileceğini göstermektedir. Özellikle şekil ve katılım şartlarına dikkat etmek, anlaşmanın bozulmaması için mirasçıların sözleşmeye uygun hareket etmesi önemlidir.

Kısıtlı ve Küçük Mirasçıların Durumu (Vasi İzni)

Eğer mirasçılardan herhangi biri kısıtlı (vesayet altında, örneğin reşit olmayan çocuk veya zihinsel engel nedeniyle mahkemece kısıtlanmış kişi) ise, onun yerine sözleşmeyi vasisi (yasal temsilcisi) imzalayabilir. Ancak vasi, kısıtlı adına miras taksim sözleşmesi yapabilmek için kanunen vesayet makamından izin almak zorundadır (TMK m.462/9). Vesayet makamı genellikle kısıtlının bağlı olduğu sulh hukuk mahkemesidir.

Örneğin, mirasçılardan biri 15 yaşında ise, onun adına vasi olarak dedesi (veli olarak anne babasının vefat ettiği senaryoda) miras taksim sözleşmesine katılacaksa, öncesinde mahkemeden bu sözleşmeyi imzalama izni almalıdır. Aynı şekilde, akıl hastalığı nedeniyle kısıtlı olan bir mirasçı adına vasi, mahkemenin izni olmadan miras paylaşma anlaşması yapamaz. Bu izin, kısıtlının menfaatlerini korumak amacıyla zorunlu tutulmuştur. Dolayısıyla mirasçıların arasında kısıtlı veya reşit olmayan biri varsa, miras taksim sözleşmesi hazırlanmadan önce vesayet makamından gerekli izinler alınmalıdır. Aksi halde, vasi izni olmadan yapılan sözleşme kısıtlı açısından bağlayıcı olmayabilir ve hukuken geçersizlik riski doğurur.

Sonuç

Sonuç olarak, miras taksim sözleşmesi mirasçıların, mirası kendi aralarında uzlaşarak bölüştükleri pratik ve hızlı bir çözüm yoludur. Bu sözleşmenin hukuken geçerli olabilmesi için tüm mirasçıların katılımıyla yazılı olarak yapılması başta olmak üzere belirli şartlar bulunmaktadır. Şartlara uygun yapılan bir miras taksim sözleşmesi, mirasçılar için bağlayıcıdır ve miras üzerindeki ortaklığı sona erdirerek her mirasçının hakkını almasını sağlar. Böylece mahkemeye gitmeye gerek kalmadan miras paylaşımı mümkün hale gelir. Ancak şekil şartına uyulmaz veya mirasçılardan biri dahil olmazsa sözleşme geçersiz olacaktır. Miras taksim sözleşmesinin doğru uygulanması, olası miras anlaşmazlıklarını önler ve aile içinde barışçıl bir miras dağılımı yapılmasına katkı sunar.